13 Şubat 2008

ALADAĞLAR – DEMİRKAZIK DAĞI ‘HODGKİN-PECK’ KULVARI İLK KIŞ TIRMANIŞI, 1996

İtoturumu Kulesinden 3756 metrelik Demirkazık Dağı’nın güneybatı yüzü’nün kış manzarası. Bu resimde, zirve gibi gözüken yerin solundaki derin, karanlık yarık güneybatı kar kulvarıdır. Demirkazık Dağı’nın güneybatı yüzünü zirve sırtına kadar bölen bu derin çentik ilk kez haziran 1943’de İngiliz tırmanıcılar Robin Hodgkin ve Edward Peck tarafından tırmanılmış ve bu yüzden de rota Hodgkin/Peck kulvarı olarak tanınıyor.

Peck kulvarının girişinden görünümü. Narpuz boğazının tabanından doğrudan başlamayan ve aşağıdan da tam olarak gözükmeyen kulvarın ağzına ulaşmak için, kayalar arasından basit tırmanışlar yapmak ve 50 metre kadar da yükseklik kaybetmek gerekiyor. Kulvarın yerini bulmak bazen dertli olabiliyor!  31 Aralık 1996 tarihinde DOST ekibi olarak ben, Nasuh Mahruki, Haluk Çelikel, Efecan Aytemiz ve Burak Erdoğan ile sabahın erken saatlerinde tırmanışa başladık. Kampımız Kayacık Pınarı’nda, 2300 metredeydi. Aslında, normalde hiç tırmanmadığım kadar kalabalık bir ekipti bu. Beş kişi! Aynı gün tırmanışı zirveyle bitirip klasik rotadan kampa indik.

Peck kulvarı oldukça uzun bir kar-buz kulvarı ve tırmanışı yapabilmek için uygun şartları yakalamak en doğrusu. Kulvar 2750 metrelerden başalayarak 3750 metrelere kadar sürüyor, yani kulvarın toplam uzunluğu 1000 metre kadar denilebilir. İlk etaplar oldukça yatık  (30-35 derece eğim) ve tek ana kol üzerinde olduğu için basit. Daha yukarılarda kulvar daralıp kollara ayrılarak daha da dikleşiyor ve bazen de miks etaplar sunuyor (45-50 derece, III+ kaya). Esas ve en dar kol izlenirse, Kuzeybatı Sırtı rotasının kule ip inişi etabı altına kadar gelinip buradan zirveye bağlanıyor.. Burada Nasuh ve Haluk kulvar girişinde, 2750 metrelerde görülüyorlar.

3000 metre civarında krampon ve emniyet kemeri takma molası. Bu tırmanışta gerçekten ip gerektiren hiçbir etap geçmememize rağmen, değişik şartlar ve mevsimlerde gerekebilir.. ve zaten klasik rota ‘külah’tan inişte ip mutlaka lazım.

Kulvarın 3300 metrelerde gittikçe dikleşen ve Kuzeybatı Sırtı kulesinin iple inilen etabının altına kadar uzanan dar kısmında tırmanış. Burada ortası önceden inen bir çığ akıntısıyla oyulmuş bir kar kanalının içinde, buzda kramponla  tırmanarak yükseliyoruz. Batak kar olsa, çığ nedeniyle tehlikeli olabilecek bir etap bu. Tırmanış giderek  güzelleşiyor!

Kuzeybatı Sırtı rotasına birleşip, zirve sırtına giden ve içi buz dolu olan kulvarcıklar boyunca tırmanış, ortalama III, III+ kaya ve miks buz koşullar hakim…pek zor değil, ama dikkatsizliği asla  affetmeyecek dik zemin.

Rotanın bu üst etaplarında  zevkli bir miks tırmanış yaptık. Burada Efecan ve Burak kramponların ön dişleri üzerinde, kazmaların uçlarını buza saplayarak yükselirken görülüyorlar.

3700 metre civarında, zirve sırtı ve batı zirvesine doğru ilerleyen  Haluk ve Nasuh..

Demirkazık’ın 3756 metrelik zirvesinde, tanıdık zirve kutusunun yanındayız. Böylece bu rotanın ilk kış tırmanışını yapmıştık ve tırmanışımız altı buçuk saat sürmüştü, kamp yerimizden yaklaşık 1400 metre kadar irtifa almıştık. Zirvede yaklaşan bir kötü hava cephesinin sert rüzgarı ve donuk havası bizi karşıladı- pek de iyi bir zirve günü sayılmazdı belki de..

Zirveden güney tarafa bakınca Aladağlar kış manzarası: sağdan sola,  3588 metrelik Alaca Dağı (üçgen şekilli), 3623 metrelik Emler Dağı, 3734 metrelik Kaldı Dağı (biraz arkada) ve, çok daha sonradan Aladağlar’ın en yüksek dağı olduğu iddia edilen 3725 metrelik Kızılkaya Dağı..

İnişten enteresan – ve hatta komik- bir manzara: zirveden klasik rota sırtına giderken dik, sağlam  bir kar sırtını ata biner gibi geçen ekip: sağdan sola Burak, Efecan, Haluk ve arkalarında ayakta Nasuh.

Demirkazık Dağı’nın klasik rotası olan Külah’tan iple iniş. Üç ip boyu kadar ip inişi bizi en dik yerlerden indirmeye yetmişti. Ancak sikkeleri sert karda bulmak zaman kaybettirdi yine de. Soğuk bir rüzgar da hiç yardım etmedi!

Yılbaşı günü, güzel bir kış öğleden sonrası.. İşte dağda olmanın en güzel anları!

Narpuz Boğazı içinde, 2500 metrede kızıl bir günbatımı. Tırmanış bitmiş, krampon gıcırtıları içinde  çay ve dinlenmeye, yemeğe iniyoruz. Akşam soğuğu yüzlere vuruyor, daha güzel ne olabilir?

Ertesi gün ekipçe Demirkazık Köyüne dönerken..

Bu yazı yorumlara kapalı.