Aladağlar- Güvercinlik kulesi ve Taştepe ilk kış tırmanışları, 2009
Aralık ayı boyunca hava neredeyse devamlı olarak bozuk gitmişti ve dağlar yerine iç mekanlarda, yapay duvarlarda bolca tırmanmış, arada da tırmanış bahçelerine ufak ufak kaçışlar yapmıştık. 2009’un bu son ayı bize bir güzellik yapmayacaktı anlaşılan. Hep lodos, hep fırtınalı hava! Derken, uzunca bir süre lodostan sonra açık hava ve güneş ile dağda karın çok sertleştiği ideal bir zaman geldi- yani yılbaşı sonrası. Kadim partnerim Efecan Aytemiz ile 2010’un bu ilk günlerinde Aladağlar’a bir tırmanış yapmak için yine ve yeniden, ve son kez olmamak üzere yola düştük. Bir minibüste beş kişi- Mus(Tafa) Kalaycı, Gökhan Şifan, Mustafa Nalbant ve biz ikimiz.. Ankara- Niğde yolunda bol bol eğlence! Kar yağan soğukça bir akşamda Çamardı’nda kebap yemek ve dağ öncesi son pisboğazlıkları yapmak 🙂 ardından, AKUT’un Çukurbağ Martı mahallesindeki evinde, sobanın ateşi eşliğinde hazırlıkla geçen bir gece… Ertesi sabah, Emli vadisinin çam ormanı içinde, sırtta külçe gibi ağır çantalarla yürürken günlerden 5 ocak idi. Kamp yerimiz, aşina yüzlü Kocadölek’in ucunda, 2000 metredeydi. Hava süper, kar gayet sertti, adeta bir kasım sonu günüydü! Tafa ve ekibi Güzeller tarafına, boğazın sonuna gitmek üzere ayrılınca biz iki kafadar, nam-ı diğer sakallı ile bıyıklı, ekimden beri görüşmemenin verdiği geyik ile kamp hayatına saldırdık. Yemek, çay, kahve ve derin bir uyku- gece 2’de uyanmak üzere. 6 ocak günü, hava karanlık ama yarım bir ay dağları yıkarken yola çıktık ve Güvercinlik vadisinin karlı, buzlu yamaçlarından yükselerek 3200 metrelik Güvercinlik Ana kulesinin batı yüzünden ilk kış tırmanışını gerçekleştirdik (kamptan 1200 m. irtifa, 40-50 derece sert kar ve buz, III+ miks kaya tırmanışı). Tırmanış genelde sert kar- buz üzerinde oldu, arada birkaç etap miks kaya ve zirve kulesinde de basit kaya tırmanışları yaptık (bacalar, yüzeyler), çıktığımız yerden iple indik. Koşullar çok iyiydi, zirveye 12.15 gibi ulaştık. Tırmanış toplamda 10 saat sürdü. 7 ocak sabahı hiç acele etmeden kampı yukarıya, Sıyırma Boğazının sapağına, 2700 metreye taşıdık. Kar duvarı yapmak, kartopu yuvarlamak, kar altından çadırı sabitleyecek taşlar bulmak gibi kış sporlarının bizi dinlendirdiğine kanaat getirdik! Bu sefer hedef Taştepe idi ve 8 ocak sabahı buz gibi bir havada taaa uzaklardaki bu dağa gitmek üzere Güzeller batı çanağına ve Kaldı doğu kar kulvarına girdik. Taştepe’ye ulaşmak için Kaldı’nın güneydoğu çanağına geçmek gerekiyor, bunun için de Kaldı doğu sırtı’na bağlanan parazit tepe ile aradan inen kulvardan çanağa geçmek gerekli.. yani zahmetli ve aslında kışın bolca çığ riski olan bir rota, ayrıca uzun da, dağın diğer ucu sayılabilir! Neyse ki, beklediğinden çok daha iyi kar koşulları mevcuttu ve güneşin ilk ışıkları ile kendimizi Kaldı’nın doğu sırtının dibinde bulduk. Geri geri buzdan iniş ile arkadaki çanağa inip, geniş bir traversle Taştepe’nin güneydoğu / doğu sırtına dolaştık ve boşluklu III+ derece kaya, 45-55 derece kar kulvarlarından tam gün ortasında, saat 12.15 gibi zirveye ulaşarak Taştepe’nin ilk kış çıkışını yapmış olduk! Efecan ile 2000 yılı haziranında bu rotanın ilk çıkışını yapmıştık, kısmet 10 yıl sonra kışın tırmanmakmış. Taştepe, 3600 metrelik yüksekliği ile Aladağların en yüksek zirvelerinden birisi; zaten galiba da kış çıkışı olmayan en yüksek Aladağ doruğu olarak kalmıştı. Ayrıca, Taştepe Aladağların en yalnız kalmış doruklarından biri de diyebilirim… Zirvede manzaramız süperdi, gün inanılmaz derecede açıktı. Akdeniz ve İskenderun körfezi, güneyimizde güneşte altın gibi parlıyor, güney ormanları, Karsantı (Aladağ) ilçesi, Adana’nın baraj gölleri, Çukurova’nın yeşilliği ve kuzeyde Kaldı hakimiyetinde Aladağların birçok karlı doruğu.. Güzeldi doğrusu! İniş ayrı bir sorunsal gibiydi, tırmandığımız dik yerleri iple inmek daha çekici olsa da, temiz slablar ve aşınmış, parlak kaya yüzeyleri pek emniyet noktası sağlamıyordu. Böylece tüm etapları gerek kardan, gerek kayadan geri geri tırmanarak indik ve akşam gün batarken buz gibi bir havada, Parazit tepe- Kaldı doğu sırtı geçidine geri tırmanıp, Sıyırma tarafına vardık. Böylece tırmanış 10 saat sürmüştü. 8 ocak sabahı gökyüzünü kaplayan gri bulut kümeleri dönme vaktinin geldiğini anlatırken, biz de ormanda traktörü ile bizi bekleyen Salim abimize kavuşmak üzere inişe geçtik… FİRST WİNTER ASCENTS OF GUVERCİNLİK KULE (3200 m.) and TASTEPE (3600 m.) End of 2009 was not the best of climbing weather in the Aladag. Deep snow and turbulent weather saw to it that we climbed on plastic or small crags. As was usual sometimes, after a period of Foehn wind (we call it Lodos!) snow conditions turned to excellent. Time was ripe for some winter climbing…With my old- time climbing parner, Efecan Aytemiz we were once again on the move to the village of Cukurbag. İt was 5th of january as we moved with killer- weight rucksacks up the wooded Emli valley,and camped in Kocadolek which was as deserted as always. At 2000 metres, this is a flat valley bottom, and big rock faces loom above you. The next morning at 2.00 we moved to make the first winter ascent of Guvercinlik kule. Rest of the night, climbing on the deep snow- clad gorge of Guvercinlik, we were able to reach the west face of the peak and climbing some III+ UİAA mixed passages and many 40-45 degree snow gullies, we tackled the final summit rock towers (some gullies and chimneys) to summit by midday. The 1200 m. high climb took us a total of 10 hours both way. So, this was the first winter ascent of these forgotten limestone peaks.. Next morning we packed up and moved the camp to the end of the valley to an altitude of 2700 m. Winter sports such as snowball fights, making some lousy snow-man and carying heavy stones to fix the tent were the order of the day. Our aim was to climb Tastepe, a peak that was really tucked in the furthest corner of the Aladag and the highest summit in this range that was yet to receive a winter ascent.. So, moving on a cold morning, we trekked and climbed a long distance and turned the rock faces to the southwest corner of the mountain range. For this we had to climb the east gully of Kaldi Peak then climb down to another CWM at the other side and traverse the east wall of Tastepe at the bottom. The weather was so good we could make out the bay of İskenderun and even the peaks on Syria beyond. Our route was a ridge type exposed wall of limestone, mostly of III+ UİAA grade slabs ans corners and some 50 degree snow slopes. By midday we stood at the summit of Tastepe, 3600 m, and a cold, strong wind greeted us. This route was climbed by us first time 10 years ago in 2000 june, now the first winter ascent by the same team? And 10 years passed by without any other visitor in this lonely peak? Unbelievable… The descent took a lpng time and we were back in our camp as the first stars were twinkling on the twilight sky. The climb took a total of 10 hours. İt was time to go back home.
Bu yazı yorumlara kapalı.