14 Mayıs 2015

ALADAĞLAR-KALDI (3734m) KUZEY BUZUL KULVARI TIRMANIŞI

2-kaldı kuzey?????????????????????????????????????????????????????????????? IMG_6704IMG_0100???????????????????????????????IMG_6789IMG_0139IMG_0140IMG_6826 IMG_6830a IMG_6840 IMG_6848IMG_0147 IMG_6867?????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????????

Fotoğraflar: Tunç Fındık ve Hüseyin Adanur

Ne zamandır Antalya’ya dalmış, Aladağlar’ımızı ihmal etmiştik derken, Mayıs ayında Trabzonlu dostlarım Dr. Serdar Topaloğlu ve Hüseyin  Adanur ile, Aladağlar’ın en yüksek 3. zirvesi olan Kaldı’ya, kuzey buzul kulvarı rotasına gideceğimizi hatırladım. Ankara’da 10 mayıs 2015 tarihinde buluşup yola çıktık- istikamet Aladağlar!  Bu yıl baharda yağan bol karın  sonucunda dağlarda kar çoktu ve heryerde müthiş buz koşulları vardı.

Hava raporuna göre hareket ediyorduk  ve aslında bir hafta kalmayı planlamışken, havanın buna izin vermeyeceği de kendini  belli ediyordu. Emli ormanının ölmeye yüz tutan çam  ve sedirleri arasından üzülerek geçtik; kamp yerimiz Sıyırma boğazı içinde, 2400m’deki Çoban Hüseyin kampı idi. Nefis  bir dere akıyordu, Kaçkar misali!  Böylece 11  mayıs sabahı erkenden Kaldı kuzey buzul vadisine girdik ve Kaldı’nın geniş kuzey yüzü altından, iyice buzlamış kar üzerinden  geçerek 3000m’deki buzulun tabanına 2 saatte ulaştık.

Buzuldaki kar- buz durumu çok iyiydi. Kaldı’nın kuzey buzul kulvarı çok sefer tırmandığım bir rotadır;  yazın ve kuru dönemde tehlikeli  olan bir güzergahtır.  Buzul kulvarı olduğuna bakmayın,  3500m’de Kaldı klasik rotasının  platosuna birleşen rotanın ilk kısmı  45-60 derece eğimli kar-buz kulvarı, ikinci kısmı ise çürük kayada bazen dik etaplarda III, III+ derece tırmanıştır. Ara emniyet genelde çürüklükten dolayı sorunludur,  en iyisi bu rotayı sert buz ve donmuş şelale  oluşumu varken, miks koşullarda tırmanmaktır.  Ayrıca bu durumda, rota girişindeki  büyük ve riskli buzul çatlağı da etkin şekilde  kapalı olur (zira bu etapta, geçmişte ölümlü kazalar olmuştur). İşte şimdi ideal koşullar hakimdi, kar ve buz.

Tırmanış zevkliydi, kulvarın girişinden itibaren alabildiğine buz vardı ve  kulvar ağzından itibaren çift buz aletiyle tırmanışa devam ettik. Önceleri 200m kadar buz kulvarı   olarak devam eden rota, sonrasında 100m kadar kaya ve miks (M3+) etaplar verdi ve iki yerde dikey donmuş şelale etabı (Wİ3+, M3+) olması işi şenlendirdi.  Sikkeleri evde unutunca tüm rotayı (bu çürük kayada!!) sadece takoz ve friend ile  emniyete almak da ayrı bir ‘challenge’ oldu sanırım. Böylece, son bir dik kar-buz kulvarı ile  Kaldı’nın  3500m’deki platosuna çıktık- ancak gökyüzü güneyden amansızca  bastıran yoğun ve yüksek  kümülonimbus  bulutları ile kaynayan bir kazandı adeta. Kaldı’nın klasik rotasından yürüyerek, basit tırmanışla bu güzel  zirveye mi çıkaydık, yoksa kaçış-aşağı iniş mi? Yıldırımla kül olmak  istemiyorsak orada bir an bile durmamalıydık. Şimşek ve yıldırım bizim için yola çıkmıştı bile!  234m yukarıdaki zirveyi unutup, batıya, Kaldıbaşı’nın 3550m’lik zirvesine ve Avcıbeline, giderek    artan tipi ve yağış içinde inmeye devam ettik. Kararımız doğruydu, yıldırımlar zirvede patlıyordu, ancak  yine de kaçış yoktu– derin ve batak, bazen bele kadar batan karda hiç  hızlı inilmiyordu. Ve beklenen  oldu,  bu yüksek sırtta çakan şimşek ve  yıldırımlar arasından, ışık ve sesi aynı anda  görüp duyarak, ozon kokusu ve vınlayan  metaller (kazma-krampon) ile, Avcıbelinin yan boğazından zor kaçtık.  Kar, sulusepken ve yağmur içinde, karanlık Direktaş boğazından inip, Kocadölekten tekrar tırmanışla  Sıyırma’daki  çadırımıza akşam olurken vardığımızda 12.5 saattir hareket ediyorduk.

İşte  bir Kaldı çıkışı….

 

Bu yazı yorumlara kapalı.