13 Şubat 2008

ALADAĞLAR- KÜÇÜK DEMİRKAZIK DOĞU KULVARI KIŞ TIRMANIŞI, 1997

1997 yılının soğuk bir şubat gününde, Küçük Demirkazık Dağına tırmanmak üzere fırtınalı bir günde Arpalık adlı kamp yerine ilerliyoruz. Gökyüzü gerçekten berbat bulutlarla kaplı.. Arkadaşımız Ertuğrul Melikoğlu’nun Demirkazık kuzey duvarı tırmanış denemesine yardım için oradayız aslında, ama kendi planlarımız da var!

Cımbar Boğazının içinden, açık ama puslu ve buz gibi bir havada Demirkazık kuzey duvarı önüne, 3000 metredeki kamp yerine yükseliş. Isı –28 derece ve  rüzgarla daha da düşüyor- sonradan Adana’da bile  ısının–7 dereceye indiğini ve bunun Güney Türkiye’de son 48 yılın en soğuk günleri olduğunu öğrendik!

Hava biraz düzeldikten sonra tırmanış zamanı geldi çattı..
Arkadaşım Efecan Aytemiz ile  Küçük Demirkazık Doğu yüzü önüne doğru yan geçiyoruz. Tırmanışa biraz geç saatte başladığımız için hep gölgede ve dondurucu soğukta tırmanıyoruz – yetmezmiş gibi, rota girişinde kar derin ve batıyor, bu da potansiyel çığ tehlikesi anlamına gelmekte. Denemesek mi?

Kar- buz kulvarının daraldığı yere gelirken eğim dikleşiyor, kar da sertleşiyor! kazma ve krampon ile tırmanıyoruz. Rota daracık bir buz kulvarı ve uzunluğu da 175 metre kadar.

Kulvarın  iyice daralıp içi buz dolu bir kaya bacası haline geldiği yerde kurduğumuz istasyonda Efecan emniyet alıyor.. Bu arada, Efecan’da benim ceket ve çantam var!!! Nedenini anımsamıyorum tabi..

Kar-buz kulvarının sonuna, zirveye  yakınız artık. Arka planda, uzaklarda Cımbar boğazının sonunu kapatan zirveler- soldan sağa:Çağalın başı, Beşparmak Sivrisi , Koca Sarp…ve Dipsizgöl çanağı.

Ankara’dan beri ölesiye grip olan Efecan, Küçük Demirkazık’ın 3425 metrelik zirvesindeki metal defter kutusunun yanında ‘ölürcesine’ poz veriyor. Neyse ki bu tırmanışta iyileşip kendine geldi!

Arkada karlı bir Ecemiş ovası ile ben. Hava soğuk ama o kadar güzel ki, zirveyi terkedemiyoruz!

Klasik rotadan indikten sonra kızıl bir günbatımında kampımıza dönüşten..

Bu yazı yorumlara kapalı.