13 Şubat 2008

ALADAĞLAR-SIYIRMALI KAPIZ KULESİ tırmanışı, 2000

Başlığı okuyunca ‘burası da neymiş’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. İşte yine acayip adı olan bir dağ! (bu arada, yukarıdaki resim, Sıyırmalı Kapız’ın kışın Kaldı tarafından çekilmiş bir resmidir). Aladağlar’ın  ıssız , unutulmuş bir  köşesindeki bu dik, keskin kaya yığını, oldukça uzun bir süredir aklımda olan ama bir türlü denk düşürüp de gidemediğim  bir tırmanıştı. Akşampınarı’ndan Sıyırma boğazına girerken, güney yönünde Little Trango (veya Güvercinlik Kuleleri) olarak tanınan kulelerle, Avcıbeli vadisinin sol duvarlarını oluşturan sırt hattı arasından gözükür Sıyırmalı Kapız, kırıklı ve uzun, altında dik duvarı olan bir kaya sırtıdır. Sonra, siz yürüdükçe gözden kaybolur, bir daha da görmezsiniz… Bu seferimizde, Kürşat ile amacımız Kaldı Dağı’nın kuzeyini tırmanmaktı ve  gecenin bir köründe duvarın altına, buzulun yanında bivak atmıştık. Aladağ’ın Ağustos kuraklığında, böyle gürül gürül dere akan bir yerde olmak ne güzeldi!

Alışkanlığımız olduğu üzere, uzun bir rotaya girmeden önceki gün, alışma ve ısınma niteliğinde daha kısa bir rota tırmanırdık ve yine öyle olacaktı. Derin bir uykunun ardından, ertesi sabah, keyifli bir bivak kahvaltısı ve kahve sonrasında gözlerimiz günün ehemmiyetine uygun bir rota aradı ve buldu:Sıyırmalı Kapız! Güvercinlik’in güneye devam eden sırtı ve Kaldıbaşı’nın kuzeye uzanan sırtının birleştiği yerde olan Sıyırmalı Kapız Dağı’nın, Kaldı buzul çanağı’na bakan duvarları dik ve yekpare gözükür. Ancak gözüktüğünün tersine,bu dağ bir çok ayrı(ama birbirine yakın) kaya parmak ve kulesinden oluşmaktadır ve karmaşık bir yapı sunmaktadır. Dağla ilgili hiçbir kayıt olmadığından dolayı neresi tırmanılmış, kim çıkmış gibi bilgiler hiç yok ama pek az tırmanılmış bir yer olduğu da gerçek.

Tembelliği bırakıp, bivak yerimizi terkederek buzul çanağının curuflu sırtları arasından çanağın en ucuna doğru ilerlememiz biraz  zaman aldı. Sıyırmalı Kapız’ın hemen kuzey sırtı üzerindeki bele ulaşan dik ve su aşındırmış görünümlü bir kulvara baktık. Kulvar’ın serbest gideceğini tahmin ederek basit tırmanışlarla giriştik işe, gerçekten de ilk kısımlar rahattı, hızlı şekilde III derece ve sağlam olan kayada yükseldik. Arada etap etap karşımıza çıkan daha zor veya çürük yerleri de fazla dert etmeden geçtik. Böylece ipi açmadan bu 200 metrelik dik etabı tırmandık. Bu arada ikimiz de birbirimize , hoşumuza gitmezse ip açmaktan çekinmemeyi  öneriyorduk. Kürşat ile zevkli ve eski bir tırmanış arkadaşlığımız vardır. İkimiz gittiğimiz tırmanışlarda, o gün iyi olan lider gider, kötü hisseden artçı gelir, hiçbir zorlama olmaz ve garip bir mizah duygusunu paylaşırız. Uzun lafın kısası, dağa gitmeyi sevdiğim bir adamdır Kürşat.

Kulvarın bizi çıkarttığı sırt oldukça keskin ve hemen arkası Güvercinlik’in kör vadisine düşen büyük bir boşluk. Sırtın kuzeyindeki duvar etaplarının hemen üzerindeki ufak, dar setler ve kısa, dikçe etaplardan tırmanarak Sıyırmalı Kapız’ın kuzeyine yan geçiyoruz. Tırmanışın bu kısmı bile oldukça boşluk hissi veriyor. Dağın kuzeyinin tırmanmamız gereken etapları dik ve hatta negatifli, ara noktası  kıt ve sapsarı-kızıl renkli gözüküyor, bu da hiç hoşumuza gitmedi..Neyse, görürüz diyerek dik slab’lar, kısa bir çarşak yan geçişi ve  yine bir slab tırmanarak rotanın kilidine varıyoruz. Artık, esas ve en yüksek zirvenin hangisi olduğu anlaşılıyor: hemen önümüzdeki kulenin üzeri.

Biraz bakınma, biraz sıvı alma, bir parça çikolata yeme gibi rutinleri takiben, malzemeleri kuşanıp kaya botlarını giyince, Kürşat lider girmek istiyor. İki  kulenin sırtları arasında çürük, döküntülü ve sarımtırak renkli başlayan derin bir kaya kulvarı yukarı gidiyor, sevimli bir yer değil ve tamamen dik. Ara emniyet konusuysa adı var kendi yok gibi  olsa bile, Allahtan öyle değil, Kürşat sağlam noktalar atmayı başarıyor. Bu şekilde, kırmızı-yeşil çift iple yükselen  Kürşat, kısa duraklamalarla kulenin sırtı üzerine varıp görüş açımdan çıkıyor. Az sonra da istasyonu kurduğunu bağırarak beni yanına alıyor.Kaya kulvarının zorluğuna  III+, IV- derece denilebilir ama çürüklük her tür derece  tahminini saptırıyor bence. Bu tür yerlerde, görece kolay yerler bile son derece başbelası olabilir.. Kulenin omzuna tırmanınca Kürşat’ın istasyonunu görüyorum. Zirveye ulaşan yarım ip boyunu da ben lider gidiyorum,I II derece ve tabii ki çürük. Ancak manzara etkileyici: kaya parmakları arasında tırmanan iki dağcı! Zirveyi oluşturan küçük platformda bir taş baba var ama aradığımız halde hiçbir yazı, not vb. bulamıyoruz. Bizden evvel birileri elbette ki tırmanmış, ama bizim kuzey rotasından olması çok olası değil. Anlaşılan o ki, Avcıbeli vadisi veya Kaldı buzul çanağı tarafından daha kolay bir rotası var bu dağın, zaten zirveden bakınca da bu olasılık görülebiliyor.

Esas manzara Kaldı’nın kuzey duvarı ve buzulu, ertesi günü girmek istediğimiz rotayı incelemek açısından mükemmel bir konumdayız…

Havada ince, mat bir bulut katmanı var, gerçi hiç de şikayetçi değiliz, çünkü güneşte pişmek yerine serin olmasını tercih ediyoruz. Ancak uzaktan uzağa gökgürültüsü sesi duyar gibi olunca inişe başlıyoruz. İnişin ilk kısmını 25 metre kadar serbest alçalarak, sonrasınıysa bir adet halkalı sikke çakıp çift iple 60 metre kadar iniş yaparak hallediyoruz. Dağın kuzeyindeki slab’ları, çarşaklı etabı ve setleri inip  sırta, oradan da dik kulvarımızı izleyerek  buzul çanağına…

Rota hakkında yapılabilecek yorum: Tırmanış, çürüklük nedeniyle zevkliliğinden yitirse bile değişik. İlginç bir dağın farklı, minör  bir rotası. Kaldı’yı görmek için de mükemmel bir nokta. Aşağıda: buzuldaki bivak yerimiz….

Bu yazı yorumlara kapalı.