ALADAĞLAR’DA YENİ ROTA ‘ARKASI YARIN’ VE KISA GELENEKSEL ROTALAR
(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Nedim Urcan, Serdal Televi)
Bu temmuz ayı başında, hemen Kemaliye seferi dönüşünde Antalya üzerinden gittiğim Aladağlar’da kadim dost Nedim Urcan ve sevgili Serdal Televi ile, Cımbar ve Sarımemedin Yurdu’nda bazı kısa geleneksel rotalar çıktık. Tek ip boylu geleneksel alpin tırmanışı daima bir ısınma hareketi olarak görmüştüm. Burada itiraf etmem gerekir ki, biz (ve tanıdığım çok tırmanıcı) en eski zamandan bugüne kadar Aladağlar’ın aşağılardaki boğazlarının kaya bantlarında birçok geleneksel rota tırmandık ve asla bunlara önem vermedik, biryerlere not etmedik, isim bile vermeyi düşünmedik.. çünkü gözümüz hep yüksek dağ duvarlarındaki uzun rotalardaydı. Ancak bu sefer düşündüm ki, gerek Cımbar, gerekse Sarımemedin Yurdu civarında çıktığımız sözkonusu tek ipli gelenekselleri de kayıt altına almak, bilinmeyenden, belirsizlikten çıkartıp derece ve ad olarak belgelemek ve tırmanış envanterimize kazandırmak gerek. Bu yazı da bu eforun başlangıç noktası olarak görülebilir! Sonuçta ne olursa olsun Aladağlar Türk kaya tırmanışının önemli bir merkezidir. Boltun, iyi veya kötü, Türkiye dağcılığına girdiği güne dek herkes burada kayada tırmanış yapardı.
Velhasıl, temmuz 8 gününde sevgili dost Nedim ile beraber Cımbar kanyonuna gittik, düşüncemiz yeni bir geleneksel çok ip boylu tırmanış yapmak idi ve öyle de olacaktı, ancak yağmurlu hava nedeniyle uzun uzadıya tırmanmak da mümkün olmadı. Yine de, boğaz girişinden 500m kadar içeride sağ yüzlerde, ‘katmer’ adıyla anılan slab boltlu sektöredeki rotaların hemen sol tarafındaki bir slab duvarda tek ip boylu bir geleneksel tırmanış yaptık: ‘Arkası Yarın’ adını verdiğimiz 45m ve VI+ derece tırmanış, enteresandı doğrusu. Öncelikle aklımda bu yüzde sağdaki belirgin köşe-çatlak vardı ancak çatlağın içinin ne kadar otlu ve dolu olduğunu görünce solundaki slabı tırmanmanın daha iyi olacağını anladım. Nedim’in mükemmel emniyeti ve cesaretlendirmesiyle işe giriştim. Velhasıl, tırmanış, ara emniyeti son derece kıt, kompakt, kara renk bir slab ile başlayıp (slabın yukarı kısmında zor geçişte V-profil sikke çakılı bıraktım), üst kısımda zor bir vertikal çatlak-köşenin geçişi ile devam ediyor. Sonrasında sollu, girişi sıkıntılı bir otlu rampa ile eğimin yattığı yerde rota bitiyor. İyi ki de bitti çünkü diğer türlü sert bir yağmurda güzelce ıslanacaktık.. İniş, bir set üstteki ufak ardıç ağacından (kalın ip halkası bıraktık) 45m kadar, tabii çift iple. Yorum olarak, göründüğü kadar kolay olmayan ve ara emniyeti kıt, ama zevkli, hassas, teknik ve boşluklu tırmanış veren bir tek ipli rota oldu.
Devamında, ertesi günü, sıkı dost Serdal Televi’yi de ekibe katarak, yine hızla toparlanan gri yağış bulutları eşliğinde Sarımemedin Yurdu’nda geleneksel tırmanışa gittik. Topolarda çizimini koyduğum boğazın iki klasik geleneksel tek ipili tırmanışına girdik; tabii ki adları yok! Ad koymak gerek, sağ duvardaki çatlak köşe rotasına ‘Muhteşem Çatlak’ (VI, 35m) ve daha ötede soldaki, eskiden -1994- girişini yapaylayarak çıktığımız rotaya da ‘Eski Yapay’ (VI+ 45m) adını verdik. Aslında kapsamlı bir çalışma ile buradaki tüm gelenekselleri detaylandırmak lazım; ne yazık ki HÜDDOSK’lu olsun, DKSK’lı olsun, İstanbul klüplerinden olsun çok kişi buralarda temel kaya eğitimleri vb sırasında tırmandı ve kimin ne yaptığına dair hiç bilgi yok.. Bu boğazın yakın tarihte boltlandığını ve tüm boltların da protestocu bir grup tarafından söküldüğü de bilinen bir bilgidir. Neyse. Kıssadan hisse, bu birkaç günlük zaman diliminde, havanın azizlikleri nedeniyle zorunlu olarak tek ip boylu tırmanışın tadını çıkarttık.
Şimdi, artık önümüzde daha uzun ip boylu tırmanışlar var..
‘Arkası Yarın’….! Tırmanışla kalın!
Bu yazı yorumlara kapalı.