21 Temmuz 2020

ALADAĞLAR’DA YENİ ROTA ‘ARKASI YARIN’ VE KISA GELENEKSEL ROTALAR

(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Nedim Urcan, Serdal Televi)

Bu temmuz ayı başında, hemen Kemaliye seferi  dönüşünde Antalya üzerinden gittiğim Aladağlar’da kadim dost Nedim Urcan ve sevgili Serdal Televi ile, Cımbar ve Sarımemedin Yurdu’nda  bazı kısa geleneksel rotalar çıktık. Tek ip boylu geleneksel alpin tırmanışı  daima bir ısınma hareketi olarak görmüştüm. Burada itiraf etmem gerekir ki, biz (ve tanıdığım çok tırmanıcı) en eski zamandan bugüne kadar Aladağlar’ın aşağılardaki boğazlarının kaya bantlarında  birçok geleneksel rota tırmandık ve asla bunlara önem vermedik, biryerlere not etmedik, isim bile vermeyi düşünmedik.. çünkü  gözümüz hep yüksek dağ duvarlarındaki uzun rotalardaydı. Ancak bu sefer düşündüm ki, gerek Cımbar, gerekse Sarımemedin Yurdu civarında çıktığımız sözkonusu tek ipli gelenekselleri de kayıt altına almak, bilinmeyenden, belirsizlikten  çıkartıp derece ve  ad olarak belgelemek ve tırmanış  envanterimize kazandırmak  gerek. Bu yazı da bu eforun başlangıç noktası olarak görülebilir! Sonuçta ne olursa olsun Aladağlar Türk kaya tırmanışının önemli bir merkezidir. Boltun, iyi veya kötü,  Türkiye dağcılığına girdiği güne dek  herkes burada kayada tırmanış yapardı.

Velhasıl, temmuz 8 gününde sevgili dost Nedim ile beraber Cımbar kanyonuna gittik, düşüncemiz yeni bir geleneksel çok ip boylu  tırmanış yapmak idi ve öyle de olacaktı, ancak yağmurlu hava nedeniyle uzun uzadıya tırmanmak da mümkün olmadı. Yine de, boğaz girişinden 500m kadar içeride sağ yüzlerde, ‘katmer’ adıyla anılan slab  boltlu sektöredeki rotaların hemen sol tarafındaki bir slab duvarda tek ip boylu bir geleneksel tırmanış  yaptık: ‘Arkası Yarın’ adını verdiğimiz 45m ve VI+ derece tırmanış, enteresandı doğrusu. Öncelikle aklımda bu yüzde sağdaki belirgin köşe-çatlak vardı ancak çatlağın içinin  ne kadar otlu ve  dolu olduğunu görünce solundaki slabı tırmanmanın daha iyi olacağını anladım. Nedim’in mükemmel emniyeti ve cesaretlendirmesiyle işe giriştim. Velhasıl, tırmanış, ara emniyeti son derece kıt, kompakt, kara renk  bir slab ile başlayıp (slabın yukarı kısmında zor geçişte V-profil sikke çakılı bıraktım), üst kısımda  zor bir vertikal çatlak-köşenin geçişi ile devam ediyor. Sonrasında sollu, girişi sıkıntılı  bir otlu rampa ile eğimin  yattığı yerde rota bitiyor. İyi ki de bitti çünkü diğer türlü sert bir yağmurda güzelce ıslanacaktık.. İniş, bir set üstteki ufak ardıç ağacından (kalın ip halkası bıraktık) 45m kadar, tabii çift iple. Yorum olarak, göründüğü kadar kolay olmayan ve ara emniyeti kıt, ama zevkli, hassas, teknik ve  boşluklu tırmanış veren  bir tek ipli rota oldu.

Devamında, ertesi günü, sıkı dost Serdal  Televi’yi de ekibe katarak, yine  hızla toparlanan gri yağış bulutları eşliğinde   Sarımemedin  Yurdu’nda geleneksel tırmanışa gittik. Topolarda çizimini koyduğum boğazın iki klasik geleneksel tek ipili tırmanışına girdik; tabii ki adları yok! Ad koymak gerek, sağ duvardaki çatlak köşe rotasına ‘Muhteşem Çatlak’ (VI, 35m) ve daha ötede soldaki, eskiden -1994- girişini yapaylayarak çıktığımız rotaya da ‘Eski Yapay’ (VI+ 45m) adını verdik. Aslında kapsamlı  bir çalışma ile buradaki tüm gelenekselleri detaylandırmak lazım; ne yazık ki HÜDDOSK’lu olsun, DKSK’lı olsun, İstanbul klüplerinden olsun çok kişi buralarda temel kaya eğitimleri vb  sırasında  tırmandı ve kimin ne yaptığına dair hiç bilgi yok.. Bu boğazın yakın tarihte boltlandığını ve tüm boltların da protestocu bir grup tarafından söküldüğü de bilinen bir bilgidir. Neyse. Kıssadan hisse,  bu birkaç günlük zaman diliminde, havanın azizlikleri  nedeniyle zorunlu olarak  tek ip boylu tırmanışın tadını çıkarttık.

Şimdi, artık önümüzde daha uzun ip boylu tırmanışlar var..

‘Arkası Yarın’….! Tırmanışla kalın!

 

 

Bu yazı yorumlara kapalı.