17 Aralık 2017

ANTALYA-ALAKAYA T. GÜNEYDOĞU DUVARI İLK ÇIKIŞ ‘CADIKAZANI’

(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Cemal Zerepcan)

Alakaya da neresi diyeceksiniz, bilmemekte de haklısınız. Antalya’ya çok yakın ama bir o kadar da uzak bir dağ Alakaya; tepesine teleferik çıkan, limanın arkasındaki Tünektepe’nın çok arkasında, güney tarafında gizli kalan ormanlık  bir tepe aslında.  Bu yüzden de dikkat çekici bir yer değil, görüntü bile vermiyor  uzaklardan çünkü derin, kıvrılan bir kanyon-boğaz içinde gizli.. Sadece Kemer yolunda giderken Balıkçı Barınağı (yeni liman) oradan, bir anlığına – oraya bakarsanız- gözüküyor ve bizi ilgilendiren kısmı olan  dik kireçtaşından oluşmuş  sarı-gri, belirgin bir duvara sahip. Kısacası Antalya çevresinde  çok sayıda bulunan, birkaç yüz metreye ulaşan duvarı olan ormanlık bir tepelerden birisi Alakaya. Ve dediğim gibi,  majör bir karayolundan sadece  maksimum bir saat içeride olmasına rağmen (hız yapan arabaların cayırtısı uzaktan duyuluyor) telefon kapsama alanının tam kıyısında ve  izolasyon hissi sağlam bir vahşi arazi..

Bu duvarın  yaklaşımını yakındaki   Karıncalı Dağı’nın klasik sırt rotasına çok sefer giden  kardeşim Cemal Zerepcan biliyordu. Bir gün oradan, yoldan geçerken  sözkonusu yüzü gördük, aramızda dedik ki ‘bak orada kısa bir duvar var, ilginç olabilir, keşif yapalım’. Yapalım! Geçen 15 aralık 2017 günü, önceki günlerin  yorgunluğu ile çok da erken toplanmadık. Günün amacı sırtta tırmanış yükü ile keşfe gitmek ve aslında o  duvara bakıp, belki kısa bir hat çıkmaktı, zaten günler de en kısaya doğru gidiyordu bu aralık ayı ortasında.  Neyse uzatmayayım, bazen sıklaşan ormandan  cadıkazanlarıyla ve derin kayalık  çukurlarla dolu bir kanyona girdik ve duvar tabanına sık orman örtüsü içinden vardığımızda neredeyse günün yarısı olmuştu bile. Girelim girmeyelim, rota seçelim filan  derken, en belirgin doğal hatta  birkaç ip boyu çıkalım kararına vardık. Seçtiğimiz hat, duvarın en sol tarafındaki  dev bir kızıl-sarı tavanın sol sırtını oluşturan, soldan sağa uzanan dev bir rampa-kulvar ve devamındaki yüzey idi. Tırmandığımız hat şimdilik bir zirveye veya bir sırta çıkmasa da (keza bu duvarın üzeri ormanlık geniş bir tepenin yamacına dönüşüyor)  bu yüzde çıkılmış ilk rota oldu. Gün sonunda  ‘Cadıkazanı’ adını verdiğimiz  rotamız 3 ip boyu ve  150m uzunlukta, V+ derece tırmanış zorluğu içeriyor.

İlk ip boyu kısa bir duvarı bölen köşe-çatlak ile başlayıp  devamındaki sağa yükselen slablı köşe-kulvarın sırtı ile devam etti (IV+ 50m). Aynı doğrultuda devam eden  ikinci ip boyu daha dikleşen zeminde harika bir çatlak sistemi ve zevkli  bir duvar tırmanışıyla rampanın yarattığı kulenin sol  tepesine ulaştı (V+ 55m). Bu etabın tam ortasında ‘kılıçkaya‘ adını verdiğimiz ve benim iki katım boyutunda olan bir tonluk  ‘obelisk’e değmeden geçmek  zorunluluğum  vardı, keza tamamen boşta duran bu blok ipin sürtünme hareketiyle bile inebilir ve alttaki coğrafyayı değiştirebilirdi (istenmeyen sonuç). İp boyunu sorunsuz bitirip ideal istasyon setinde ideal istasyonu kurdum (arzu edilen netice); dev kumsaati ve harika bir baba. Velhasıl, üçüncü ip boyunda Cemal üstüste  paralel çatlaklarla kesilmiş dik bir yüzeye girdi ve ip boyunu bir harnup ağacında istasyon kurarak  bitirdi (V 45m). Durumu kısa bir sorgulama ile inmeye karar verdik  çünkü artık saat öğleden sonra olmuş,  akşam yaklaşıyordu ve çıktığımız yeri iple inmemiz gerekiyordu. Aksi gibi, bu sefer yanımıza kafa lambası da almamıştık ve sık bir cangıl içinden bir kanyonu gün ışığında görerek geri dönmemiz şarttı. İstemeyerek de olsa inmeye başladık, ağaçta yardımcı ipten (45m),  kumsaatinde yardımcı ipten (50m) ve babadan (50m) toplam üç ip boyunda, gölgeler uzarken zemine vardık. Kanyonu bitirip karayoluna indiğimizde akşamdı.

Yorum olarak, uzak bir köşede ulaşımı zahmetli, yalıtılmış konumda  bir kaya duvarı. Ancak kaya kalitesi gayet iyi; dik, zevkli, emniyetli ve görece ot sıkıntısı vermeyen  tırmanış veriyor. Duvarda çok zor rotalar çıkartmak da mümkün, kısaca 200m civarında  her tadda tırmanış olabilecek, Antalya’ya çok yakın ama o kadar da  uzak bir alpin tabiatlı duvar Alakaya. Beğendik mi, çok, yine gidecek miyiz, kesin! Yaklaşım biraz sorunlu; bu  kanyonda yağış olduğunda ıslakken  veya ilkbaharda su akarken  tırmanış için   geçmek (veya dönmek) imkanı olmayabilir,  alternatif erişimleri de araştırıyoruz. Duvar tabanından sarı-kırmızı  boyalı trek yolu geçiyor, muhtemelen  kuzeye, Sivridağ- Gedeller tarafındaki antik şehre uzanıyor. Bunun girişini bulursak sanırım iş kolaylaşacak…

A new route on the distant, hidden southeastern wall of Alakaya Peak in Antalya, that we have named ‘Cadıkazanı’ after the hideous potholes inside the approach canyon. The route  does not reach  a summit or a ridge, as this forested flat top hill is what it is, but it offered  us a 3 pitch, 150m long, max UIAA grade V+ trad alpine rock  climbing. The route is approached by an hour-long trek and some scrambling inside a  lovely canyon and through dense pine forests, and it is located at the left hand side of the wall band, following a natural  right slanting line starting at an obvious crimson  colored huge overhang. Overall, the rock quality is consistent, offering fine steep pitches with cracks. This was a short day’s effort but we are sure to go back there!

 

 

 

 

 

Bu yazı yorumlara kapalı.