15 Kasım 2020

ANTALYA-SİVRİDAĞ DOĞU YÜZÜ ‘ŞUURSUZ’ ROTASI

(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Wojtek Szeliga)

2 mayıs 2018 tarihinde Tafa  (M.M. Kalaycı) ile Sivridağ’da, ‘ikiz Akıntı’ olarak tanımlı sektörde ‘Şuursuz’ adında bir geleneksel hat açmıştık (160m, 3 ip boyu, VI+ derece). Bu hafta, 1 kasım 2020 tarihinde dostlarım Gilberto Merlante ve Wojtek Szeliga ile beraber bu rotayı tekrar ettik; Olimposta tırmanış dönüşü öğlen vakti 3-4 ip boyu kısa sayılır, iyi kayada tırmanmak arzumuz nedeniyle. Gil’in parmağındaki A2 pulley sakatlığı ve Wojtek’in önceki gün Tahtalı Run to Sky yarışından yorgun olması nedeniyle kısa bir gün olmalıydı. Hazır gelmişken, ‘Şuursuz‘ rotamızın son ip boyuna yarım bir ip boyu daha ekleyerek uzatmış olduk! Böylece rota 180m ve 3 ip boyu, VI+ derece oldu. İlk halinde son ip boyu bitiminde sağa zor bir geçişle sete varırken, bu versiyonda etabı 210m kadar  zorca ve zevkli (ama biraz bitki temizliği gerektiren) bir köşe çatlak ile, dik bir gri duvar/negatif tabanındaki bir kuleciğe getirdim. İnişi de burada harika bir babada beyaz kalın ip halkaları bırakarak yaptık. Ancak ne yazık ki, alttaki alıntıda bahsettiğim ‘şuursuz yabancı rehber’in 2018’de  kayaları delerek (yapay kumsaatleri yaparak) bıraktığı ip halkaları  aradan geçen iki yılda oldukça çürümüş ve işe yaramaz hale gelmişler… Ama yapacak birşey yok. Velhasıl, buraya geri dönmekle ilgili bazı planlarımız var.  

Eski ‘ŞUURSUZ’ yazımdan alıntı yaparak bu  yazıyı kapatalım:  ”Geçen aylarda ‘İkiz Akıntı’ sektörü olarak tanımlı,  yarıntı/dere yatağı olan devasa kazankaya (slab) yapısının en sol tarafındaki mahmuza tırmanan ‘Altılı’ adlı bir rota açmıştık. Şimdi ise onun sağı ve  boltlu ‘İkiz Akıntı’ rotasının solunda kalacak bir rota çıkmak aklımdaydı. Tafa her zamanki gibi  rota seçimini bana bıraktı ve saat 14  gibi tırmanışa başladık. 1. ip boyu şahane bir geleneksel etaptı; gri bir slabı bölen harika ve sağlam bir çatlak (1.ip: III+ 50m). Zor olmasa da, bol ara emniyetle mükemmel bir ısınma oldu ve bu sefer kullandığımız kısa (50m’lik) çift ip nedeniyle geniş setin tabanındaki  bir ağaçta istasyon kurmam gerekti (ağaçta gevremiş eski, siyah iniş  perlonbantı vardı). Ardından Tafa 10m kadar basit tırmanışla (II) sete çıktı ve  boltlu İkiz Akıntı rotasının 20m kadar solundan slaba, 2. ip boyuna  girdik. O da nesi, kumsaatlerinde  kesilmiş ip halkaları. Olabilir, birisi bu kadar banko bir rotayı tırmanmıştır mutlaka dedim kendime..  Ne yazık ki daha da kötüsü, bu ip boyunu oluşturan harika (ve stopper ve friend ile mükemmelen emniyet almanın mümkün olduğu)  dik çatlağı tırmanırken gördüm ki, ‘şuursuz‘un birisi matkapla kayayı delerek  kanallar oluşturmuş ve ip halkaları geçirmiş! İnanılmaz bir tecavüz- ve o anda tırmanışın tüm tadını  kaçıran bir haldi bu. İp halkaları  4-5m aralıkla dimdik hatta  yukarı uzanıyordu.  Canım sıkılmış olarak, bu  dik  slabı bölen ve sonunda zevkli kilit etap veren (VI) etabı, Tafa’nın ip yetmediği için 10m kadar tırmanmasıyla bitirerek, bir ağaç ve bir friend ile  askı istasyonumu kurdum (2.ip boyu: V+, VI 60m). ‘Yaratılmış kanallardaki ipleri kullanmaya gerek yoktu, mükemmel telli takoz ve friend yerleri vardı bu ip boyunda. Tafa da istasyonda bana kavuşunca bu yeni durumu konuştuk.  Tabii ki şok hali,  geniş bir alanda kayaya tecavüz edilmiş çünkü.

Neyse,  şuursuz ecnebinin delik deşik ettiği rota hattının  10m kadar solunda kalan   sağlam -ve bakir- bir çatlak hattını izleyerek 3.ip boyuna başladım. Bu etap çok zevkli başladı ve dik sağlam kayada  dik ve zor, ara emniyeti çok sınırlı  ve ayaksız, tutuşu çok sınırlı bir kilite vardı. Bu kilitte (VI+) biri lost arrow bıçak, diğeri de v-profil olmak üzere iki sikkeyi – bu rotayı tekrar etmek isteyecek kişiler için-  sabit bırakarak geçtim ve ip bitiminde sağ tarafa zor bir traversle geçerek (VI) istasyonu kurdum (3.ip: VI+ 50m). Artık akşam oluyordu ve  iniş zamanıydı. Tırmanış toplam 2 saat sürmüştü. Kısa sürede rotanın tabanına 3 ip boyu iple inişle ulaştık.  Rotanın adını bu matkaplı ecnebi nedeniyle ‘Şuursuz‘ koymak kaçınılmazdı. Bu can sıkıcı  olaya karşın, iyi bir dostumla güzel ve zevkli bir tırmanış günü oldu  doğrusu..

Gelelim  bugünün şuursuzunu  yargılamaya: anlaşılan o ki, bu işten fail olan yabancı -sanırım Alman-tırmanıcı (David bilmemkim)  bizim hatla ikiz akıntı hattı arasında bol bol kaya delerek kayayı gridler halinde  iplerle döşemiş. Evet, Sivridağ’da boltlu birkaç rota halihazırda var ve hepimizin bildiği gibi  oldukça eskiden açılmış rotalar bunlar. Ancak bu dağ  artık sadece geleneksel tırmanış bölgesi olarak ilan edilmiş durumda. Bu yabancının  burayı boş bularak -ve de bu kadar iyi emniyet imkanı olan bir yerde-  kayayı matkapla delip ip geçirmek gibi saçma bir stilde  gereksizce  tahrip etmesi vahim bir durum (saçma, çünkü ipler bu aktif  su yolağında hızla çürür gider ve kaya sadece delindiğiyle kalır). Bu sadece bizim ülkemiz gibi ‘tırmanış bölgesi etikleri’  konusunun başıboş olduğu yerlerde olan bir hal. Örneğin, ben bu adamın ülkesinde elde matkapla bir tırmanış bölgesine gidip, kimseye sormadan kafama göre rota açsaydım, sanırım önce bol bol sopa yerdim, ardından da kesinlikle varolan bir bölgede tahribat yapmak suçundan mahkemeye çıkartılırdım (emin olun, bu işi yapan arkadaş, suç öncesinde kimsenin fikrini almamıştır!)… Her  ülke ve bölgenin bir tırmanış etiği vardır ve bunlara uymak tırmanıcı olarak herkesin görevidir. Keza geleneksel tırmanış bölgelerinde bolt çakamazsınız, boltlu  tırmanışa açık yerlerde boltları tahrip edemezsiniz, temiz tırmanış yapılan yerlerde sikke kullanamazsınız vs. Ancak Türkiye’de dağlarda etik konusunda, bazı istisnalar haricinde  büyük eksikler var.  Özellikle Türkiye’ye gelen yabancıların  olağanüstü umursamazca davrandığını görüyoruz (mesela ‘Aladağlar’ın alpin duvarlarında bolt kullanılmaması’ konusundaki  konsensusa karşın, Demirkazık’ın duvarlarına boltlu rota açmaya kalkışan İranlı veya İtalyan tırmanıcılar gibi).  Bunun tam tersi şekilde, Dedegöl-Kuzukulağı’ndaki en klasik boltlu rotaların bir kısmının bolta karşı olduklarını iddia eden  bazı Antalyalılarca  tahrip edilmesi konusu da ayrı bir utanç verici durumdur.  Kısacası, dağlarımız ve tırmanış  bölgelerimizdeki rota açma etiğini belirleyecek  bazı kural setlerini acilen ve uygulanır tarzda geliştirmemiz gerekiyor. Diğer türlü,  bu tür olaylar kaçınılmaz olarak artacak – ve ne yazık ki kimsenin haberi de  olmadan bunlar olacak..”

 

This week, november 1st 2020, with my friends Gilberto Merlante and Wojtek Szeliga we added a half-pitch to one of my existing trad routes in Antalya’s Sivridag east face.. This route is now updated to  180m and 3 rope lengths, with a grade of VI+ UIAA.  The mentioned route I  have had opened at 2nd may 2018  with my Everest partner Mustafa Kalaycı (Tafa). It is a  trad multi pitch route on very good quality, slabby, compact  limestone. The route is located in a sector named ‘İkiz Akıntı’ with very good compact white limestone. There also exists at R-hand side an ancient multi pitch bolted route called ‘İkiz Akıntı’, which surely is the first ever route there.

Anyway, this 3 pitch, then- 160m long route that we named ‘Suursuz’ (literally translated as ‘without mind’ or ‘unconscious’, see the explanation below) is max VI+ grade UIAA. The route starts with  an easy warm up first pitch (III+ 50m) with good climbing on sound rock, and it gains a wide terrace. From the terrace upwards the 2.pitch  follows a steepening crack line  bisecting a slab verically (V+) and before it gets on to a ledge rightwards, there is one harder step (VI). From the ledge, on the semi-hanging belay from a pine tree, the route takes on a hard, steepening L-hand side crack line at least 15m leftwards of the artificial threads. The crux passage is at the end, with an exposed and hard-to-protect, rather awkward thin crack (VI+, I have left 2 pitons here in succession) and it follows an exposed, steep corner-crack to the end, where is a dark grey overhang and a tree.  From this belay, we rapped down from a rock finger (we left thick white rope loops)

Overall,  good natural protection  (natural threads) and perfect, bomber nut&friend placements make this route a quite safe one;  good and fun climbing in a nice  rock garden with  good friends!    

Back then, we have aptly had named this route after a mindless foreign climber (David something) that destroyed the rock with  so many artificial rock threads (somewhat like abalakov threads in ice!). In this trad-only declared climbing area, that kind of behaviour is saddening- and without respect; we were really sad to see the rock destroyed in this mindless and criminal way.  Ironically the rock was so  very good for protection with ample wired nut  and friend placements, that the scores of holes this irresponsible person drilled seemed an utterly unnecesary  thing to do.. Anyway, the rope loops this man had left all all in a state of decay. 

Hopefully, we wish  in the future no such event happens again- but unfortunately  I know these actions will likely be repeated because in Turkish hills there is no authority like  in Alps or other frequented  climbing areas. 

 

 

 

 

 

Bu yazı yorumlara kapalı.