22 Kasım 2010

ANTALYA’da TIRMANIŞ.. YENİ VE YİNE!

geyikbayiri.JPGmoryer.JPGtunc-moryer.JPGmoryer-catlak.JPGburak-yucel.JPGtunc-aykut.JPGgeyik.JPGburak-yucel-kanyon.JPGtunc-kanyon.JPGburak-arsenik.JPG

Bir bayram daha tırmanışla geçti! Bu sefer, son sefer olmayacak eminim, gözde mekan Antalya Geyikbayırı’ndaydım. Nepal’de geçen iki ayın törpülediği kaslar ve koordinasyon biraz kaya mesaisi ile kendine gelme yoluna girebildi. Her 8000’lik sefer ardından tükenen kasları yerine getirmek zaman alır. Bakalım bu sefer ne kadar zamanda Nepal öncesi halime gelebileceğim? Fiziki güç ve dayanıklılık değil, kafa önemli burada. Fiziki güç hızla geri gelir ama mental gücü yitirmemek, tırmanış isteğini kaybetmemek önemli. Yani dik, boşluklu etaplardan korkmamak için bol tırmanmak gerekli, sportif olsun geleneksel olsun.

Geyikbayırı, Türk ve Avrupa tatil zamanlarının denk gelmesi nedeniyle fena halde kalabalıktı. Ama kalabalık sadece kampinglere hastı, kayada birçok sektör boştu. Tam bir bayram buluşması gerçekleşti; Türkiye’nin tırmanış camiasının büyük çoğunluğu yine Geyikbayırında idi…’ cezaevinde bayramlaşma!!’ Şaka bi yana, bayram vesile olmasa hemen hiç  göremeyeceğim çok kişi ile sohbet edebildim.

Geyikbayırı günlerini, 20 kilometre ve 1500 metre yukarıda, dağdaki Moryer kayalıklarında tırmanış izledi. Tam bir tezat oldu bu:  kalabalıktan yalıtılmışlığa, tişörtle (veya üstsüz), sıcakta tırmanıştan buz gibi havada, rüzgarda, kalın giysilerle tırmanışa, sadece spor arabantlardan 60 cm.lik bantlara ve adamı aşağı çeken kiloyla teknik donanıma! Bu sefer hava Moryer’de biraz sertti (ee, ne olsa dağ işte): gri hava, şiddetli rüzgar ve inceden yağmurla gözlere dolup sulandıran  magnezyum tozu ile toz toprak.. Patagonya’da tırmanış hazırlığı mı yapıyorduk? Üç ekip olarak üç ayrı rotaya girdik ve  biraz tırmanıp, etaplar bitmeden  inmeye karar verdik, ortam tatsızdı. Yine de, kısa sabahın karı, takoz kayaya yerleşti, buz gibi havada hissiyatı yitiren eller sivri kayada  delik deşik edildi! Görev tamamlanmıştı, aşağıdaki gözlemecide gönül rahatlığı ile çay içilebilirdi artık.

Bayramın gerisi yine bolta klip yaparak  geçti. Tüm bayramlar tırmanışla geçsin diyorum..

CLIMBING IN ANTALYA- AGAİN!

As the expected winter was careless to arrive in Turkey, once more i was climbing in Antalya, in and around our beloved Geyikbayiri. Fortunately, some trad climbing above in the mountain also materialized. İ was feeling quite destroyed and unconsolidated after two months in Nepal and 8000 metres, as usual, and had to warm up back to my pre- Nepal climbing  state- both mentally and physically. Relaxed climbing on the sports routes of Geyikbayiri provided just that, and traditional climbing in Moryer Cliffs  gave me more.. What i really missed was some friends and wires clipped, thru the rope trailing below my feet. 

 Geyikbayiri was really overcrowded (though, that being limited to camping places mostly, not to most of the crags)  due to Turkish and European holidays coinciding. The weather was hot- uncomfortably so in direct sunlight.

The forgotten, alpine  cliff of Moryer is almost 20 km and 1500 vertical metres above Geyikbayiri, and it was a rather chilly, very windy day that greeted us. T-shirts were now replaced with cold weather clothing, short quickdraws with long ones- and no bolts at all- friends plus wired nuts only… Were we climbing in Patagonia? The  shrill wind looped our ropes, the magnesium powder and dirt clogged and watered our eyes and the cold, sharp  rock destroyed our fingers effectively.. İt was not the best time to climb on alpine terrain, and after climbing (not finishing though) some crack- chimney lines, we retreated  to the warmth down below..

Bu yazı yorumlara kapalı.