14 Kasım 2017

BALIKESİR-ÇATALDAĞ SLABI YENİ ROTA ‘CEHENNEM DAVULU’

(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Barış Yıldırım, Serhat Alkıvılcım)

Bu hafta merak ettiğim ve hiç görmediğim  bir diğer mekana daha gitmek imkanım oldu; Balıkesir. Muhteşem doğada enteresan tırmanış veren bu yerde beni nazikane davet eden tırmanıcı dostumuz Serhat Alkıvılcım ve  kulüpten arkadaş Barış Yıldırım ile beraber, uzun süredir aklımda olan (Bursalı dostumuz İbrahim Kanburoğlu’nun  aklıma yerleştirdiği diyelim) bir  granit kayalık olan Çataldağ’a günübirlik gittik ve  bu masif granit yığınının güneybatı yüzünü oluşturan içbükey dev  slab yüzde yeni bir rota tırmanarak ‘Cehennem Davulu’ adını verdik. 4 ip boyu ve 250m uzunluktaki rotanın  genel zorluğu IV+, tek bir etapta belki V- derecedir ancak  zorluk olarak kolay olmasına karşın, devasa blok ve granit kabuklarının tipik güvensiz boşluğu nedeniyle tehlikeli dereceye varacak kadar emniyetsiz. Emniyetsizlik bu sabit 45-50 derece eğimli kaya yüzünün hem slab (kazankaya da denilebilir) niteliği, hem de  granitin  bazen çürük olması nedeniyle  çatlakları kulllanma seçeneğinin az olmasından kaynaklı. Herşeye karşın,  çok enteresan bir tırmanış  Çatalkaya’nın  bu dev slabı bence. En azından, alışık olduğumuzdan farklı bir stil.

Çataldağ, fikrimce  kesinlikle  Balıkesir’in ve belki de tüm Türkiye’nin en enteresan  tırmanış alanlarından birisi, tarz ve stil olarak diyebilirim ki Trabzon-Doğankaya ile eşdeğer farklılıkta.. Neden derseniz, tıpkı ABD- Yosemite’deki ünlü Tuolumne Meadows’un dev granit slabını andıran şekilde, 250 metrelik bir granit slabı bu ve  eşi benzeri bizim ülkede sanmam ki bir tane daha olsun. Bildiğiniz gibi granit kayaç türü bizde pek yok, sadece Kaçkar bölgesinde ve Hakkari-Sat dağlarında geniş granit duvar ve yüzler var, onun dışında  Karakaya ve Sivrihisar ile Hisarcık gibi ufak tırmanış bahçelerinde granit ve benzer kayaçları görüp tırmanabiliyoruz.

Bu çok enteresan ve her nasılsa hemen hiç bilinmeyen granit yüzde varolan  ilk (ve bu güne dek tek) rotayı 2001 yılında evsahibi Serhat Alkıvılcım ve Burak Çankaya geleneksel tarzda açmışlar, ancak  çürük bloklar nedeniyle son kısımdan dönmeleri gerekmiş. Serhat daha sonra bu rotanın tepeye varan son 40m’lik kısmını boltlamış ve  ortaya üç ip boyu, IV ila VI derece zorlukta bir rota çıkmış. Bizim bu sefer açtığımız rota da bu yüzdeki ikinci rota niteliğinde.

İşte 11 kasım 2017 tarihinde ‘Yosemite İdman Yurdu’ takımı olarak  buraya gittik. Sabahın köründe geldiğimiz yer, sapsarı altın rengine bürünmüş bir kayın ormanı nedeniyle daha da büyüleyici nitelikteydi.  Etkilendiğimi itiraf etmem gerek… Bir an önce bu harika slabda tırmanışa başladık, rotaya belirgin bir dihedral-köşe çatlağın sağ tarafından girdik.  İlk ip boyu  sağlamdı ve emniyeti çok eksik bir slab etabı ile  iyi bir sete vardı (60m IV+). İkinci ip boyu bir çatlağı izleyerek sağlı yükselişle bir sete ve ardından çürük, hiç ara emniyet vermeyen, davul misali tın tın öten kabuklarla dolu bir slaba çıkarttı bizi (60m IV+).  Geniş bir alanda friend tıkaçlarıyla  istasyon kurulabilecek yegane yeri bulabilmek iyi oldu haliyle..  Üçüncü ip boyu bazen dikleşen slabda yine açık  aralı emniyet noktaları ve tın tın öten  sesleriyle kabuklar arasından tırmanışla geçti (60m IV+, V-); kısa olsa da  daha  zorlaşan  etaplar vardı ve nihayetinde  ince setler serisinde  yine iki friend tıkacından oluşan istasyon.. Dördüncü ve son ip etabı (70m, IV+, III+)  sırta ulaşırken dik, emniyetsiz  granit köşelerden geçti. Zirve sırtında 180-200m kadar I, II derece kolay etaplarla tepeye muhteşem havada vardık.  İniş, dağın doğu tarafından ormana yürüyerekti.

Kayanın genel eğimi ve tabiatı gereği, genelde squat hareketi ile  ‘bacak basarak’ tırmanmak burada standart sanırım (!) Bu tırmanış için küçük ve orta boy  yaylı tıkaç (friend) hayati, bu boyların her numarasından ikişer adet olması kurtarıcı olur. Sikke de emniyetten yoksun granit slab etaplarında bazen hayati kullanışlılık sergiledi. Ve tabi, uzun perlonbantlarla  ipin sürtünmesini azaltmak da önem arzediyor çünkü rota genelde  dönüp dolaşan zikzaklı  bir hat izliyor. Son olarak, biz 70m ip kullandık ve bu da bize istasyon yerlerini seçerken esneklik sağladı, bu rotada tavsiye edilir.  En nihayet, çürük, yassı şekilli bomboş tın sesi veren -bazen de dev davul sesi veren- ve düşerse felaket olabilecek geniş  bloklara (ki bunlar çok iri olabiliyorlar ve rotamızın adı buradan geliyor!)  çok ama çok  dikkat etmek şart.  Bir de halı gibi kalın bir yosunluluk var ama her yerde değil, kaya slabın çok yerinde genelde yüzeyde yer yer liken barındıran çıplak, temiz yapıda. Çürüklük her yerde olmasa da ara emniyet ve istasyon kurarken  çatlak yapılarında zayıflık nedeniyle  sorun çıkartacak kadar var desem yeridir, ama bu da granit  slab yapısının genel bir özelliği.  Çatalkaya bölgesine  ulaşım biraz zahmetli, özel araçla gitmek çok daha  etkin oluyor. Balıkesir’den  Susurluk tarafına gidiliyor ve Yaylaçayır köyüne giden asfalt yola giriliyor, son  7-8 km kadar toprak araba yolu ile Çataldağ’ın altından geçiliyor (tek yönde 75-80 km kadar yol). Dev slabın olduğu güneybatı yüzüne, altından geçen  en yakın toprak yoldan sonra  10-15 dakika orman içinde trekle varılıyor. Çataldağ’ın zirvesi 1300m’lerde ve kış bu bölgede sert ve derin karlı oluyormuş. Kısaca, burada kayada tırmanış sezonu  biraz kısa gözüküyor (sadece yazın ve kuru zamanlarda). Bunun dışında ıslaklık  ve kar erimesi varsa burada tırmanış oldukça zorlaşacaktır. Ayrıca tırmanıcı arkadaşlarımız  burasının hep çok rüzgarlı ve sisli bir bölge olduğunu söylüyorlar, zaten yeşillik ortam  ve kalın orman örtüsü  ile kayanın halı gibi yosunu da bunu betimliyor.

Bu güzel sonbahar gününde çok beğendim Çataldağı (tabi tırmanışa gittiğim arkadaşlarımın varlığı da bu pozitif düşüncemde etkindir),  bence bizde benzeri hemen hiç  olmayan bu geniş uzun granit slabda çok ip boylu rota tarzı için muhteşem bir yer ve ileride tırmanıcılardan daha çok ilgi göreceğine kesinlikle inanıyorum.  Bana gelince, tekrar  gitmek için sabırsızlanıyorum- bu arada Balıkesir’deki kaya potansiyelini de çok sevdim ve yapılacak çok şey var gibi gözüküyor.

Çataldağ in Balıkesir (Northwestern Turkey) is a very interesting granite  massif in itself, offering 250m of granite slab climbing, not unlike Tuolumne Meadows slab in Yosemite, USA. A long  granite slab with a constant angle of 45-50 gradient,  this prominent feature  is quite obviosly seen from faraway and  this slab has had only one route by our  local climber  friend Serhat Alkıvılcım in 2001. This time we opened a new route on this rare granite dome  and named it ‘Cehennem Davulu’ meaning ‘Drums of Doom’ actually, due to the  hollow, drum-noise-giving, frightening  nature of many loose flakes in the face. The climbing is  actually fun and unique, and it really is delicate balance climbing, while belaying and safety  is quite a bit of a problem because of the loose rocks and broken, rotten crack lines. With my friends Serhat Alkıvılcım and Barış Yıldırım, the  new route we climbed is 250m and 4 pitches long, with a general difficulty grade of UIAA IV+, with maybe some steps of V-. While the grade is moderate, climbing sometimes gets dangerous and in a  probable case of  falling off, it would be disasterous.. Anyhow, a piece of interesting climbing in a  splendid forest  setting with great views. I was ultimately surprised to find such a place with lots of granite, because except the Kackar range in Northeast Turkey, granite climbing is a rare thing in this country and usually granite climbing is  only experienced  at  some small  climbing gardens.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı yorumlara kapalı.