6 Haziran 2013

DEMİRKAZIK-HODGKİN/PECK KULVARI ÇIKIŞI

Bu haftasonu, tam da Nanga Parbat çıkışı başlamadan bir hafta önce, Aladağlar’a gittim. Esas amacım  ‘orada olmak’ idi, yoksa Demirkazık’a bir sefer daha çıkmanın Nanga Parbat’a  etkisi fazla yok tabiatıyla. Fakat Aladağlar’da olmanın en güzel vakti  bu zaman; haziran!  Uçakla uçtuğum güneyin incisi Adana’dan sevgili dostum Süleyman Vardal’ın  öğrencileriyle dağa gitmesine katılarak, akşam vakti Çukurbağ Köyü’nde Salim Abi ile buluştum ve gün batarken Sokulupınar’dayız. 100 metre yukarıdaki, Karayalak Boğazı tabanındaki Gelincik Kayalar manzaralı kampta  beni bekleyen Anıl Şarkoğlu ve YTÜDAK’lı arkadaşlarla buluştum ve… bivakta, yıldızlar altında serin bir gece geçirdim.

1 haziran sabahı 04.30 sularında hava hala alacakaranlıkken,  Anıl ile Demirkazık yönüne doğru yürümeye koyulduk. Havada normal sabah soğuğu yoktu, amaçladığımız  güneybatı kar-buz kulvarı rotası (Hodgkin-Peck kulvarı olarak bilinir) için iyi birşey değil bu tabii. Velhasıl 2 saatte, rotanın başladığı 2600 metrelerdeki oluğa kadar terletici bir ‘çarşak koşusu’ yaptık. Ah bu Hodgkin – Peck kulvarı, iyi hoş da tabanına ulaşım hep berbat çarşaktan..

Kulvara girdiğimizde karın tam olarak  donuk olmadığını gördük, hatta bazı yerlerde  dize dek battık.  Velhasıl  3000 metrelere varınca,  gece orada donma derecesi hakim olduğu için kar yeterince sertleşti ve kramponlarla oldukça rahat tırmanmaya başladık. V çentiği adını alan dar yerin altında kulvarın ana kolunu izleyerek sağa, amfitiyaro dediğimiz yapının içine  devam ettik, burada kar-buz, ıslak  buzlu kayalar  ve  kuru kaya arasında devamlı değişen zeminde zaman zaman krampon takıp çıkartmakla uğraşmamız gerekti. Sert buz, batak kar, çürük taşlar.. III, III+ derece dik ve çoğunluk çürük, azami dikkat ve konsantrasyon gerektiren  ‘düşenölürsport’ tarzı tırmanışlarla, ip açmadan zirve sırtlarına ve kamptan toplam 6 saatte Demirkazık’ın zirvesine ulaştık. Zirvede, 3756 metrede  hava  durgun ve manzara hoştu. İşte yine eski dost Demirkazık, aynı evim gibi hissettiğim bir dağ, ne çok anım var burada!  ‘Bizim Demirkazık’ımız, kendi dağımız….

İnişi klasik rotadan, bir kısmını iple inerek yaptık. Her yerde paslı sikkeler, çürük perlonlar, hasbelkader çakılmış boltlar.. sanırım çok popüler olan bu külah rotasına büyük metal  iniş halkaları şeklinde güvenli ve sağlam iniş istasyonları sabitlemek en doğru çözüm diye düşündüm. Çünkü her gelen dağcı  yeni bir iniş donanımı eklemiş ve ortalık metal-perlonbant- ip hurdalığı gibi!

İlk yemeğimizi saat 14.00 gibi Kızılçarşak- Doğu Çarşağı belinde peynir-ekmek şeklinde yedik. Ardından, karın erimiş olduğu Kızılçarşak’tan koşar adım, toz kaldırarak  iniş. Toplamda 12 saatte kampa varıp o gün Emler’e Karayalak boğazından tırmanan arkadaşlarımızla beraber  bir ziyafet havasında yiyip içmek şahane oldu. Ve  şahane yıldızlı bir gecede, güzel bir bivak gecesi daha beni bekliyordu…

 

Bu yazı yorumlara kapalı.