ERZİNCAN KEMALİYE YENİ GELENEKSEL DUVAR ROTASI ‘ÇAY BAHÇESİ’
(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Tafa, Mustafa Nalbant)
Yine bir Kemaliye Şenliği, sevgili Ferudun Çelikmen ve KEMAV’ın daveti üzerine bir sefer daha Fırat kıyısında, Karanlık Kanyon’un merkezi, eski adı ile Eğin’deyiz, bu sefer dostlarım Tafa ve Mustafa Nalbant ile beraber. Kısa bir kaçamak niteliğindeki bu seferde birkaç yeni duvar rotası çıkmaktı amacımız; öyle de oldu. 30 haziranı 1 temmuza bağlayan gecenin sabahında Kemaliye’ye uykusuz ve yorgun vardık; biraz dinlenme ardından günün ikinci yarısı yakınlardaki Seyit Ali tırmanış bahçesinde kayada oyun oynamakla geçti (spor tırmanış) ve bu esnada, yeni bir kısa geleneksel hat bulup çıkmayı da başardım! Adını ‘Atık Tüneli’ verdiğimiz baca-çatlak rotası V+ derece ve 30m uzunlukta, Öztürk Kayıkçı’nın boltladığı belirgin off-width baca-çatlağın 15m kadar solundadır. Neyse, kısacası biraz eğlendik işte.
Ertesi sabah, yani 2 temmuz sabahı artan ısıdan kaçmak için Kemaliye’nin karşısında, Fırat nehrinin diğer yakasındaki batıya bakışlı büyük yüze gittik ve bunun neredeyse en sol cenahında ‘Çay Bahçesi‘ adını verdiğimiz, 270m ve 5 ip boyu uzunlukta, geneli IV, V+ derece zorlukta bir geleneksel rota çıktık. Bu geniş, nitelikli yüzdeki üçüncü rota bu oldu (bakınız genel topo).
Sağolsunlar Kemaliye Belediyesinin bir pikap aracı bizi kayalığın tabanına attı, artmaya başlayan ısıdan hala gölgedeki duvarın serinliğine kaçtık biz de; yaklaşık yarım saati aşan terletici, kaygan bir trek esnasında duvarın tabanından rota seçmeye çalıştık. Sesimizle kaçışan, rahatlarını bozduğumuz dağ keçileri ve kekliklerden başka kimse yoktu; terkedilmiş bir dağ yamacı! Ve karşımızda Kemaliye, bir şehrin tepeden manzarası.. Derken bu duvarın en sol tarafına yükseldik. Baktığımız bazı yerler kolay, bazısı zordu ve karmaşık bir topografya vardı. En sonunda duvarın solunda bir kulvar ile giren ve bazı sırtlara saran bir hatta girelim dedik. En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir, bahtımıza ne çıkarsa..
Rotaya yaklaşık 30 metrelik kolay bir kaya kulvarı ile yaklaştık ve dikleşen bir slabın sol kıyısındaki sarı kulenin tabanında malzeme kuşanma kaosu. Böylece ilk etaba girdim.
1.ip: Sarı kulenin gri sağlam slab ile solda oluşturduğu çatlağın civarından başladım. Güzel, sağlam kayada, ara sıra güzel ara emniyetle gidilen ve genelde slabın sol kıyısını, çatlağı izleyen bir etap idi bu; zevkli ısınma şeklinde tepede varılan curuflu sette bitti; IV+ 30m
2.ip: Kulvarın yukarı devam ettiği yerde sağlı sırta girdim. Sağlam bir slablı sırt olarak devam eden rota kısa dikliklerle devam etti ve ortasından sonra solunda küçük çam ağacı olan dar setten yukarı girdi. Bu noktada rota biraz çürükleşti ve otlulaştı, Kısa zor geçişler ve ara emniyetsizlik ile arada gevşek blokların olması işin tadını biraz kaçırdı. Dikkatle, sakince devam ettiğim ve ipi son metresine kadar sağdığım bu etap, tepesine güzel bir baca çatlak devam eden iyi bir sette sonlandı; V 60m
3.ip: Tepemde uzanan ve kısa bir dikey slab ile girilen köşe çatlak bu rotanın en güzel kısmıydı dersem yanılmam. İyi ara emniyet alan dik ve boşluklu baca-çatlak, üst kısmında yatarak iyi, düz bir terasa vardı; V+ 30m
4.ip: Tafa, duvarın sağlı bir rampa-yüze döndüğü (solda temiz, negatifli bir duvar var) bu noktadan devam ederek, otlu, çürük ama kolay etabı devam etti. Kolay olmasına kolay ama çok riskli, çünkü bu dik yüz gevşek blok dolu! Keza ipin hareketiyle iri bir taşın Nalbant’ın bir an önce olduğu yerde bomba gibi patlaması da ders olsundu bize. Velhasıl, bu etap da ortamın biraz yattığı üst kısmında, ip boyu sonundaki kaya blokları arasında sona erdi; III+ 60m.
5.ip: Bu son etapta ipi birbirimize taş düşürdüğü için topladık ve rampayı yukarıda kulenin tepesine vardığı yere dek tırmandık; kolay ama gevşek bloklu bir tırmanış, dikkatli olmak lazım.. II, birkaç adım III, 60m
Böylece ipli etaplar bitti ve kayalık bandın tepesindeki platolara vardık. Burada iniş için birkaç seçenek var; ya ta zirveye gidip soldan yürüyüşle (ve basit tırmanışlarla) dolaşmak, veya en sağa sırtlardan geçerek sağ aşağıda, Tafa’nın dikkatli gözleriyle uzaklardan gördüğü tarihi taş yol yani yerel adı ile ‘gaban‘dan inmek.. Biz ikinci seçeneği yaptık; oldukça uzun sürdü ve 37 derece sıcakta biraz da haşlandık! Yol kıyısına indiğimizde ne suyumuz ne sabrımız kalmamıştı, araç bizi toplayana dek oturduğumuz yerde üstümüze tırmanmaya yeltenen kenelerle de mücadele etmek gerekti..
Yorum olarak, enteresan bir alpin kaya duvarı, zor değil, ancak çürüklük bazen işin tadını kaçırabiliyor. Toplam 3.5 saat kadar süren rotanın yaklaşım ve inişi neredeyse daha uzun sürdü. Tavsiye olarak 60 metrelik ip kullanmanızı önerebilirim; çürük, ara emniyet bulması sıkıntılı etaplarda sikke faydalı oldu. Tabi ki tam set yaylı tıkaç, telli stopper takozları ve bol uzun perlonbant kullandık.
Şimdi hakedilmiş bir dinlenme bizi beklerdi; ancak ertesi gün ne yapmayacağımız belli olmuştu; güneşte tırmanmak! Ertesi gün, 3 temmuzda Kemaliye’nin arkasındaki kuzeydoğuya bakan büyük yüze girecektik. Arkası yarın…!
Bu yazı yorumlara kapalı.