16 Aralık 2019

İZMİR IŞIKKENT TIRMANIŞ BAHÇESİ YENİ GELENEKSEL ROTA ‘KORKU TÜNELİ’

(Fotoğraflar: Güçlü Özen, Umut Barış, Tunç Fındık)

Sanırım İzmir bölgesinde ‘çok ipli tırmanış‘ seçeneği oldukça sınırlıydı, arkadaşımız Umut Barış’ın tırmanışa açtığı ‘Işıkkent Tırmanış Bahçesi’ne dek. Bu sefer, bir diğer  izmir ziyaretimde, ki uzun süredir konuşuyorduk zaten, bir geleneksel uzun rota tırmanmak mümkün oldu, sevgili Umut Barış’ın yönlendirmesi ve G1 zirvedaşım Güçlü Özen’in şahane partnerliği ile. Böylece, bu kayalık masifin kuzeybatı yüzünde, yani en dikkat çekici ana yüzde diyelim, adını ‘Korku Tüneli’  koyduğumuz  70m ve iki ip boyu uzunlukta, maksimum VI+ derece zorlukta bir geleneksel rotanın ilk çıkışını 2 aralık 2019 günü yapabildik.  En büyük mesele, alttan bakıp doğrudan daldığımız (on-sight) bir tırmanış olan bu rotanın son derece çürük kaya yapısı idi, ama elbette bunu denemeden bilmek mümkün değil.. Ve de doğrusu, dostum Güçlü’nün sözüyle ‘güzel bir challenge oldu’.

Bu tırmanış bölgesi sanayinin içinden geçen yolla hızla varılan güzel bir orman arazisinde yeralıyor ve (yolu sormayın, oldukça karışık,  hiç bilmiyorum!)  şehir içinden yarım saatte aracı bıraktığınız toprak orman yolu sonuna geliniyor.  Yukarı uzanan patika boyunca gezerek 15-20 dakika trek ile kayaların tabanına varabiliyorsunuz. Buradaki iki yanyana farklı masifte değişik uzunluk ve zorlukta rotalar açılmış, alpin spor, spor ve istasyonu boltlu geleneksel mesela, ve çok yeni bir bölge (bakınız Umut Barış’ın toposu). Biz de  o anda karar vererek masifin sol tarafındaki bir çatlak hattı içeren mahmuza girelim dedik Güçlü ile. Böylece  koruluk içindeki kaya duvarının  tabanında hazırlandık, ancak bir kış çıkışı gibi olmasa bile gölgede soğukça bir gündü, güneşin gelmesi imkansızdı çünkü kuzeybatı yüzü idi..

Velhasıl, ilk ip boyu açık baca içinde köşe çatlakla başlıyordu, bir heves gireyim dedim. Ve tabi ki göründüğünden zordu, ayak eksik, zor ve tutuşu az çatlak, dikeylik ve ardarda teknik hamleler (VI-). Orman örtüsünün dışına çıkana dek hafif karanlık  geçitte tırmandım baca-çatlakta. Ancak  ardından zemin bir nebze kolaylaşsa bile hatırı sayılır derecede çürümeye başladı ve her tuttuğum, bastığımı mütemadiyen sorgular hale geldim. Esas baca-çatlağın hemen solunda  otluluk, çalılar  ve çürüklükle savaşarak, dikkatle yükselmeye gayret ediyordum, aralıklarla iyi-kötü bir emniyet noktası vardı ancak ‘korku tüneli’ daha şimdi başlıyordu (!). İp boyunun ikinci yarısında korkunç çürük bir baca.. Zor değil, maksimum VI+ veya V  gibidir, ancak korkunç bir üstüste blok  yapısı var.. Azami dikkatle, çok aralıklı emniyetle bu Aladağlar’a rahmet okutan  etabı geçtim ancak istasyon kurmayı planladığım  setin altına çıkan kısımda bir korkutucu çürüklük etabı daha vardı ve esefle gördüm ki  herşey birbiri üzerinde yığılı idi. Burayı nasıl geçtim, anımsamak istemiyorum! Sanırım çok çürük ve gevşek birçok parça arasında en basılıp tutulabilir olanları bulup özenle kullanmak bir sanat halini aldı.. Derken, sol altı dev bir kulvar olan ufak kule-ucu setteyim. İki sikke, yeterince iyi bir istasyon sağladı ve Güçlü de çürüklüğe söverek bana katıldı (1.ip: VI- 45m, istasyonda diagonal sikke bıraktık). Dar sette içe işleyen ayaz Ege rüzgarı altında Güçlü ile malzemeyi değiştik ve.. adamımız şimdi önümüzde uzanan 13-14 metrelik dikey duvar etabına girdi. Burası da, aldatıcı tarzda, göründüğünden daha zor bir etaptı, ara emniyet de oldukça kıttı.. ama Güçlü de yılların tecrübeli taş uşağı, biraz birşeyler takıp takıştırıp sağ yukarı omza ulaştı. Bu esnada Umut yukarıdan iple inmiş, yanımızdan fotoğraf çekiyordu. Birden, dev bir kaya bloğu tepeden, aramızdan uçup gidiverdi, mucize eseri ne hiçbirimize ne iplere değmeden.. Uff! Neyse, Güçlü  üstteki setlere vardı ve varlığını Umut’tan öğrendiğimiz (sağdaki bir rotanın istasyonu olan)  boltlu istasyona girdi, beni de topladı. Böylece masifin omzuna ulaştık (2.ip: VI+ 30m). Yemyeşil otlu setlerden 20m kadar basit etapla (III+) kulenin tepesine vardık.

İniş, sırtın sağ tarafındaki setlerden en sağ geçite ve oradan da III derece etaplarla (çamurlu ve leş kaygan!) rota tabanına..  Bizim tırmanışımız 2 saat aldı, ama ot-çalı mücadelesi ve çürük zeminde temizlik yapıp ara emniyet yeri açmak  zaman alıp yavaşlattı diyebilirim. Yorum olarak: geneli çok çürük yapıda   kaya, ancak Umut’un yapmak istediği gibi tepeden inişle bloklardan ve ot-çalı deryasından  temizlenirse (ne kadar temizlenir bilemiyorum) belki tırmanış tad verecek seviyeye gelebilir. Elbette bu kayanın heryeri bu kadar çürük demek mümkün değil, ancak bu tarafta tırmanacaksanız azami dikkat sarfedin derim..  İzmir merkeze çok yakın olan Işıkkent bahçesi,  uzun rotalar açısından bence oldukça enteresan ve şahane doğal ortama sahip bir tırmanış bölgesi, henüz çok tırmanıcının gelip gitmediği aşikar çünkü doğası bakir.   Malzeme olarak  50 veya 60m  çift ip  kullanmanızı öneriyorum, her açıdan yararlı olacaktır. Sikke kullanın çünkü çürüklükte bazen (istasyon kurmak  dahil) seçenekler çok sınırlı olabiliyor ve kaya yapısı çatlaktan çok deliklere sahip.  Bunun harici uzun perlonbantlar ve tam set telli takoz ile 1.5 set friend tıkacı lüzumlular arasında..

Bölgeyi kollayan ve geliştirmeye gayret eden arkadaşımız Umut Barış’a gönülden teşekkürler.

İşte böyle.. İzmirde veya çevresinde bir dahaki sefere görüşmek üzere!

 

 

Bu yazı yorumlara kapalı.