KAÇKAR DAĞLARI- SÖNMEZ TEPE (3860m) DOĞU SIRTI İLK ÇIKIŞI
(Dostumuz Çetin Bayram’a her tür desteği için sonsuz teşekkürler!)
Bu hafta, 5 ağustos 2016 tarihinde, uzun süredir aklımızda olan ve bir türlü tırmanma imkanı bulamadığımız bir zirveye çıktık kadim dostum, Everest partnerim Tafa (Mustafa Kalaycı); tüm Kaçkar dağlarının ikinci en yüksek zirvesi olan Sönmez Tepe! 3860m civarındaki yüksekliği ve kayalık, sarp yapısı ile Kaçkar’ın az çıkılmış dağlarından biridir bu zirve. İngiliz dağcıların 1963 yılında kuzey tarafından tırmanmayı denedikleri bilinmektedir; geçmiş nesil dağcılarımızdan Tekin Küçüknalbant 1987 ağusos ayında bu zirvenin kayıtlı ilk tırmanışını yapmayı başarmış ve Türk Dağcılığında emeği geçen büyüklerden Sönmez Targan’ın adını bu doruğa vermiştir. Kuzeydoğu çanağında oturmuş durumda ve Türk dağcılar arasında Ergör Buzulu, yabancılarca Krenek Buzulu olarak bilinen asılı buzul ise, yıllar içinde giderek erimekle beraber, bölgenin en belirgin ve güzel gözüken buzulları arasındadır. Kısaca, Sönmez Tepe az gidilen bir dağ olsa da, Kaçkar’ın haşmetli zirvelerindendir ve neredeyse Kaçkar Dağının irtifasına ulaşan yüksekliği ile dikkat çekici bir zirvedir.
Bizim seyahatimiz dostumuz Çetin Bayram’ın güzelim külüsür Kia Besta’sı ile bizi Erzurum’dan toplayıp 2000m irtifadaki Yaylalar Köyü’ne (Heveg) bırakmasıyla başladı. Naim abinin Çamyuva pansiyonunda serin (tüm Türkiye’nin yandığı bu tarih için harika bir detay!) bir geceden sonra, toparlanıp 2800m’deki Dilberdüzü’ne 11km kadar yürüyerek ertesi gün ulaştık. Şansımıza hava güzeldi ve öyle devam edeceğini umuyorduk. Dilberdüzü’nde lojistiğimiz sağlamdı; Bukla’nın kampından sorumlu arkadaşımız Ayhan Tarhan bizi misafir ettiği için ne etliye karıştık ne sütlüye (teşekkürler Ayhan kardeş!).
5 ağustos sabahı gündoğarken Kaçkar’ın güney klasik rotasıyla aynı şekilde, patikayı izleyerek yola düştük ve 3300m’deki ‘kapı’ya kadar, Deniz Gölü kenarından 2 saatte çıktık. Rotamız burada ayrılıyordu; zaten Sönmez T. buradan hiç gözükmez, sadece önünü ve Ergör Buzulunun doğu sırtını kapatan 3720m’lik çarşaklı bir koni şeklindeki dağ gözükür. Bu çarşaklı konik dağın sırtına, çok çürük kayalar ve berbat derecede oynak çarşaklı, kayalık bir sırttan vardık. Ortamın ev sahibi olan dağ keçileri ise heryerdeydiler, devamlı surette sırtlar ardından kafa uzatıp bizi gözlüyorlardı, çok hoş bir şekilde bizi taciz etmekteydiler.
Esas zirveye olan tırmanış artık önümüzdeydi ve kolay durmuyordu, oldukça dik ve çürük gözükmekteydi. Ayrıca bu çarşaklı dağdan derin bir çentik de bizi Krenek esas zirveden ayırmaktaydı. Bunun için dik, tamamen emniyetsiz ve ölümüne çürük bir kaya duvarını geri geri inip yan geçerek (III derece, düşenölürsport stili!) çentiğe ulaşabildik, son derece dikkatlice hamlelerle. Çentikten sonrası, dikkatimizi çeken ve sola uzanan bir rampa bizi dağın doğu sırtına götürüyordu. Rampa girişine ulaşmak için, geneli sağlam ve boşluklu hamlelerle (III+/IV- derece) tırmandık; arada dağ keçilkerine bağırıyorduk ki uzak durup bize taş dsüşürmesinler… Rampada kolay tırmanışla sırta çıktık ve boşluklu yan geçişler ve kısa hamleler ile dağın doğu sırtını izleyen dar baca- kulvar- oluk yapılarına vardık. Buradan sonra, döküntülü kayalar içeren ama sağlam kayada (III+) boşluklu çıkışla zirve sırtına vardık. Keçiler bizi görünce toz olmuşlardı! Dilberdüzünden toplam 5 saatte, ip açmadan (gerçi ip açılması uygun olacak çok yer var bu rotada) tırmanışı tamamladık. Sönmez T. zirvesinde geçirdiğimiz 15 dakikada hava hala iyiydi ancak yaklaşan gri bulutlar sıkıntı yaratacaktı. Keza inişte strafor gibi kuru bir dolu başladı ve başladığı gibi hemen bitti, ancak değişken bir hava gelmişti. Aynı rotadan birçok yerde geri tırmanışla indik (ip açsak berbat derecede taş dökülecekti). Dilberdüzüne vardığımızda (saat 14.45) yıldırım ve yağmur bizi yakalamıştı.
Yorum olarak; sağlam yerleri olsa da çürüklük nedeniyle tehlikeli, ancak güzel ve manzaralı bir çıkış; bu dağ Kaçkar silsilesindeki önemli bir zirve.
Bu yazı yorumlara kapalı.