11 Ağustos 2013

SHİSHAPANGMA (8013 m) Tibet-Himalaya 2013

IMG_1102tunc findik photos (4)IMG_1067shisha bcIMG_1171shisha n face

Shishapangma, yani Tibetçe, ‘Yeşil Düzlükten Yükselen Büyük Dağ’!

14×8000, yani yeryüzünde 8000 metreyi aşan 14 adet zirvenin tümüne tırmanış projem dahilinde, 2013 yılının benim için ilk çıkışı 8013 metrelik Shishapangma Dağı oldu. Tibet’in zirvesine yaptığım bu tırmanışı The North Face ve Globalstar Avrasya’nın değerli sponsorluğunda gerçekleştirdim.  Bu benim dokuzuncu 8000 metrelik zirvem oldu.

Shishapangma dağına daha önce tırmanmayı denemiştim;  2010 yılı sonbaharında çığ riski nedeniyle bu dağın zirvesine 200 kısa metre kala dönmem  gerekmişti. Tamamı Çin Halk Cumhuriyeti (Tibet Otonom Bölgesi) sınırlarında olan Shishapangma,  K2, Everest, Makalu, Kanchenjunga veya Dhaulagiri’ye nazaran küçük bir dağ ama kendine has sorunları var- soğuk,  fırtına, çığ tehlikesi, ilerlemeyi zorlaştıran derin kar, gizli ve tehlikeli buzul çatlakları ve en önemlisi, dağın şiddetli  jetstream batı  rüzgarına çok açık olması..  Ayrıca, bu dağın esas zirvesine çıkış, karmaşık ve birçok sorun içeren bir rotadan olduğu için, esas zirvesine nadiren çıkılan bir dağ olma statüsü de var.

Tırmanış için 13 nisan 2013 tarihinde Nepal’in başkenti Katmandu’dan karayolu ile yola çıkıp, tüm yüklerimizle beraber  Çin Halk Cumhuriyeti (Tibet)-Nepal sınırını küçük  Kodari sınır kasabasında geçtik.  Bu seferde ekibimiz üç sherpa ve dört batılıdan oluşuyordu:  ondördüncü sekizbinliğini Shishapangma  ile yapacak Nepalli Chhang Dawa Sherpa (14 x8000′i bitiren ilk Nepalli olan Mingma Sherpa’nin kardeşi), Mingma Tindu Sherpa, Lama Nima Sherpa, ben Tunç Fındık, Ekvatorlu Santiago Quintero, Romen Alex Gavan ve İspanyol Rosa Hernandez. Ufak ve güçlü bir ekibiz.

İlk durağımız, Nepal’i Tibet platosundan ayıran devasa bir bariyer gibi olan Himalaya Dağlarının içindeki Nyalam kasabası oldu (3700 m). Burada  iki gün kalıp  Nyalam’ın ardındaki 5000 metrelik bir dağa günübirlik  bir aklimatizasyon (beden olarak yüksekliğe uyum sağlama) çıkışı da yaptık.

Bu noktada yüksekliğin insan bedeni üzerindeki etkilerinden bahsetmeden geçmemek gerek.  8000 metrelik dağlarda yegane zorluklar teknik tırmanış ve hava şartlarının  kötülüğünden kaynaklı değildir. En büyük zorluk yükseklikten kaynaklıdır. İrtifa yükseldikçe azalan hava basıncından kaynaklanan  ve insan bedeninin irtifada  düzgün işlemesini engelleyen fizyolojik zorluklar vardır. 5000 metrede yarıya, 8000 metrede üçte bire düşen atmosfer basıncı ve bununla doğrudan ilişkili olarak azalan soluduğumuz havadaki oksijen ve hayati gazların orantısı nedeniyle, bir insanın normal olarak yapabileceği herşey çok daha da zorlaşır. Nefes almak, yemek yemek,  yenileni sindirip enerji elde etmek, normal uyku uyumak  gibi  sıradan saydığımız beden işlevlerinin gerçekleşmesi  bile çok zorlaşır, ki  7000 veya 8000 metrede bir buz duvarına tırmanmak veya boşluklu bir kaya duvarını  lider çıkmak inanılmaz bir efor demektir! Üstüne üstlük, yükseklikte çok kalınırsa ortaya çıkabilen akciğer ödemi veya beyin ödemi gibi kuvvetli yükseklik hastalıkları da vardır. Belirtileri yükseklikte çok  hızla gelişen bu hastalıklar, insanı bir günden kısa sürede  öldürürler. Aşırı yükseklik son derece zorlu ve enteresan bir ortamdır; yeterince zaman geçirilmezse yükseğe uyum sağlamak mümkün değilken, yüksekte aşırı zaman geçirilirse insan bedeni tahrip olur ve çalışmaz hale gelir. Bu nedenle, genel olarak dağ literatüründe 8000 metre yükseklik ve üzeri için ‘ölüm bölgesi’ tanımı tabir edilir. Normal bir dağcı, 8000 metrelik dağa tırmanışta ortalama  8 ila 12 kilogram kadar kas ve yağ dokusu  kaybedebilmektedir.  Keza 5000 metre üzerinde kalıcı yaşam olmadığı ve olamayacağı, bilimsel olarak kabul edilmiş bir gerçektir.

Böylece yüksekliğe iki  gün alıştıktan sonra, Nyalam’dan jiple  5150 metrelik Lalung La geçidini geçerek Shishapangma’nin  Çin ana  kampı’na (5000 m) vardık. Tibet’te inanılmaz miktarda,  normalde olmaması gerektiği kadar  kar vardı ve her yer, kutuplarıı andırırcasına kıştan kalma derin karla kaplıydı! Ayrıca mevsim normalleri dışında soğuktu havalar.  Çin ana kampı’nda  iki gün yükseğe uyum için kalmanın  ardından,  tüm yükümüzü taşıyacak 20 yak’tan (Tibet öküzü denilen ve Himalaya’lara has çok güçlü bir yük hayvanı) oluşan bir sürü ile beraber,  5700 metredeki ileri ana kampa, 18 kilometre yol yürüyerek  vardık. Dağa çıkışın başlayacağı ileri ana kamp, Shishapangma buzulu kıyısında yalnız, rüzgarın devamlı ıslık çaldığı  ve soğuk bir düzlük.. Geceleri ısı eksi 20 dereceye vuruyor; tozlu topraklı, karla kaplı bir yer. Hava genelde çok soğuk ve aşırı kuru, hepimiz öksürmeye başladık soğuktan.

8000 metrelik bir dağa tırmanış için, dağın boyutuna göre, dağın üzerinde bir dizi  kamplar kurup yüksekliğe alışmak ve buna uygun bir lojistik sistemi kurmak için yük taşımak  gereklidir.  Bizim Shishapangma’daki  tek yükseğe uyum seferimiz  görece  kısa sürdü: Shishapangma buzulu boyunca yükselip 6000 metrede yarım saat kadar  süren bir icefall (kırıklı buzul ve buz kuleleri)  etabı geçerek, 6350 metrede 1. kampımızı kurduk, bunu yaparken birçok kere gizli, ufak buzul çatlaklarına düştük!  Daima ipe bağlı olarak hareket ediyorduk. Ertesi günü 6900 metreye yükselip 2. kampı kurararak bir gece uyuduk ve artık hazırdık zirve için. Ana Kampa geri inip dinlenebildiğimizce dinlendik. Uydu telefonuyla güncellediğimiz hava raporumuz, 30 nisanın ideal zirve günü olacağını  söylüyordu.

Buzul üzerinde tırmanışla 28 nisanda 1. kampa, 29 nisan günü ise  2. kamp ve 3. kamp arasında, ‘koridor’ denen boğazın  ucuna 7100 metreye yüksek kampımızı kurduk ve geceyarısı saat  01.30 gibi zirve taaaruzuna geçtik.  Shishapangma’nin  kuzey sırtına tırmanıp buradan buz  duvarlarıyla kaplı bir buzul yüzü olan   kuzeydoğu yamacına yan  geçerek, doğu sırtına çıktık. Esas zirve, (main summit)  tırmanışı nadiren yapılabilen  bir yer çünkü sadece ya güney duvarından ya da bu bizim çıktığımız Avusturya rotası (veya İspanyol İnyaki Ochoa varyantı) ile çıkılabiliyor. Bu bizim rota 50-55 derece  buz – kar tırmanışı içeriyor ve koşullar uygun değilse (yani kar çoksa) ciddi  çığ riski olabilen bir rota. Shishapangma’nin kuzey sırtından çıkılan 8008 metrelik merkezi zirvesi (central summit) ise görece kolay çıkılan  bir nokta ve hemen tüm ekipler nedense burayı deniyor. Ancak  Çin- Tibet Dağcılık  Birliği (CTMA) buraya zirve olarak onay vermiyor zaten.

Neyse ki, bu sefer tırmanacağımız rotada  koşullar iyiydi ve  hemen hiç çığ riski yoktu. Ancak esas zirveye varışta, 8000 metrede  çok teknik ve boşluklu, emniyeti hiç olmayan  buz tırmanışı yapmak gerekti. Keskin sırtlar, 55-60 derece eğimli buz tırmanışı! Ayrıca, hava beklediğimiz 30 km /saat rüzgar hızından çok daha sertti, en az 60-70 km/saat rüzgarda tırmanmamız gerekti ki, 8000 metrede aşırı soğuk koşullar yarattı bu. Tırmanışın son kısmı zor ve çok soğuktu!

Tırmanışımız, 30 nisan 2013 günü saat 12.15′de dağın nadiren tırmanılan esas doruğuna  tırmanmayı başarmamızla  sona erdi. Böylece Shishapangma Dağı’nın İlk  Türk çıkışını yapmış oldum. Bir kar ve buz kubbesi olan zirvede, ‘Tibet Tanrılarının Tahtında’ 30 dakika kadar kaldım ve muhteşem bir Himalaya manzarasının  tadını çıkarttım. Doğuda, bu bölgede çıktığım bazı başka 8000 metrelik zirveler olan  Cho Oyu, Everest, Lhotse ve Makalu’yu görebiliyordum. Tırmanışı başardığımıza gerçekten çok mutlu olmuştum.

İniş, tipi içinde ve soğukta oldu ve hepimiz çok yorulduk. Tüm tırmanış, iniş dahil 15 saat sürmüştü. Bu tırmanışı oksijen kullanmadan gerçekleştirdim.  Bu 8000′lik dağa çok hızlı tırmandık, tüm aksiyon 20 günden kısa sürdü. Net söylemek gerekirse,  yaptığım en soğuk ekspedisyonlardan biriydi ve dönüş günümüzde bile,  eksi 25 derece soğuk ve sert bir rüzgar peşimizi bırakmadı. Tibet,  gerçek bir derin dondurucuydu!

Sırada ne var?  8 haziran’da  yeryüzündeki en yüksek 9. zirveye, Pakistan’in  Nanga Parbat  Dağı’na  gidiyorum. 8125 metrelik bu muhteşem, tarihi dağa Diamir (batı) yuzu, Kinshofer duvarından tırmanacağız.  Nanga Parbat  son derece teknik ve zor bir çıkış; 4000 metrelik rota buz ve kayada karışık tırmanışlar içeriyor. Bana şans dileyin ki, bayrağımızı ‘Çıplak Dağ’ Nanga Parbat’ın doruğunda dalgalandırabileyim..

Tunç Fındık

Mayıs 2013, İstanbul

Bu yazı yorumlara kapalı.