12 Ağustos 2016

VERÇENİK DAĞI (3711m) BATI YÜZÜ İLK ÇIKIŞI..

87 IMG_3896 IMG_3909 IMG_3948 IMG_3952 IMG_3958 IMG_3960 IMG_3962 IMG_3972 IMG_3975 IMG_3989 IMG_3992 IMG_4005

(Bu tırmanışın lojistiğinde bize büyük destek olan dostumuz Murat Sevindik’e büyük teşekkürler!)

Kaçkar’ın ikinci en yüksek dağı olan Sönmez Targan/Krenek Dağı tırmanışının ardından, dostum Tafa (M.M. Kalaycı) ile silsilenin kuzeyine karayoluyla geçtik. Bu kez nişangahımızda Verçenik bölgesi vardı, hava durumunu kollayak hareket ettiğimiz için. Genele bakınca, Doğu Anadolu’nun kurak iklimine yakın olduğu için olsa gerek, Verçenik bölgesi daha kuru ve yağışlıdır; Kaçkar’da, daha doğu tarafta berbat hava olunca bile orası idare eder. Biz de bunu ümit ederek gidiyorduk, bugünlerde hakim olan değişken ve yağışlı havadan kaçabilmeyi umarak..

Çamlıhemşin’in Çinçiva köyünden hareketle, Murat Sevindik dostumuz bizi Verçenik dağının tabanındaki Verçenbek yaylasına arabasıyla attı sağolsun. 2500m’deki bu ufak, ücra yayladan hareketle Kapılı Göller olarak bilinen platoya yükseldik sırtta ağır çantalarla; planımız birkaç gün boyunca Kapılı Göller’de kalmaktı-aslında hava bozana dek. 2850m’deki büyük göle ulaşıp kampı kurduğumuzda yıldırım ve şimşek bizi yakalamakta hiç gecikmediler- bu nasıl iyi hava! Neyse ki, gece hava toparladı ve yıldızlar göğe hakim oldu.

Amacımız, benim son seferlerde bakıp durduğum Verçenik batı yüzünde bir rotadan zirveye çıkmaktı. Zor olmadığını tahmin ettiğim bu geniş yüz oldukça karışık bir yapıya sahipti; ayrık kuleler, kulvarlar ve duvarlarla bölünmüş yüzün bildiğim kadarıyla çıkışı yoktu (varsa da affola!). Böylece, 9 ağustos 2016 sabahında gün ağardığında gölden yola çıktık ve yüze girilecek en uygun yer olan, batı yüz tabanındaki tombak tepenin beline vardık (buraya zaten klasik rotaya giden patika varıyor). Önümüzde uzanan karanlık renkli, ufku görmenin mümkün olmadığı yüzeye önce çarşak, sonra kaya setleri ve kayalık sırtlardan yükselişle giriştik. Genel topografyayı bilmeme karşın, içine girince artık doğal hat nereye götürürse oraya gidilecek türde, Demirkazık batı rotasını andıran bir yüzdü bu. Tek nirengi noktamız, en tepede gözüken ve amfitiyatro olarak tanımladığım çanağın tepesindeki dik, kızıl-kara kulenin duvarının arkasındaki v-çentiğine, klasik rotaya bir şekilde bağlanacak olduğumuzdu. Girişte ciddi zorluk hiç olmadan III, III+ derece etaplarla bölünmüş çarşaklı kulvarlar boyunca tırmandık. Orta kısımda taşlı bir çanağın sağındaki keskin bir sırtçıktan sağa geçip biraz inerek, kar artığı dolu dikleşen bir kulvarı çıktık ve üstteki amfitiyatroya, sola devam etmek yerine sağlı giderek, zorlaşan, ama ip açmayı geretirmeyen kaya etapları ile (bazen III+, IV derece, oldukça boşluklu ve dik, çoklukla sağlam) tahminimizden hızlı ve şaşırtıcı şekilde klasik rota kulvarının sol sırtına, üst kısımda bağlandık. Sırtta kuleler boyunca tırmanışa devam ederek (boşluklu, zevkli, III+, IV derece) v-çentiğinin 70m altında klasik rotaya girdik. Birkaç hafta önce hakim olan kar-buz kulvarının yerinde yeller esiyordu ( yine de parça parça buz vardı) ve soldaki slab kayalarda tırmanışla v-çentiğine vardık. Buradan son 150m etabı III, III+ derece baca ve kulvardan çıkarak zirveye ulaştık. Havamız mükemmeldi ve tırmanış toplamda 4 ½ saat almıştı. Zirvede bolca çevreyi seyrettikten sonra, klasik rotadan inerek kampımıza vardık. Göle girmek bu sıcak olan günde güzel bir ferahlık verdi. Şimdiki düşüncemiz, yarın nereyi tırmansak? Verçenik bölgesinde seçenek bol..

Yorum olarak; karmaşık yapısından dolayı tırmanılmadığını tahmin ettiğim, fakat bu dağın klasik rotası olabilecek bir rota olan Batı Yüzü’nün muhtemel ilk (veya sayılı) çıkışı oldu. Tırmanış manzaralı ve asla sıkıcı olmayan, hızla irtifa alınan türde; kaya genelde kötü değil (Aladağlar’daki herhangi bir çıkış kadar çürük kaya var sadece) fakat setlerdeki curuf ve taş birikimi bazen sorunlu olabiliyor. ‘Kaçkar-Verçenik Tırmanış Rehberi’ kitabımdaki Azeri 1993 rotası olarak tanımlı rotanın da, bizim rotanın üst kısmını veya yakınında bir güzergahı izlediğini tahmin ediyorum, ama çıktığımız yerde insan geçişi belirten bir iz hiç bulmadık (taş baba, çöp vb.). Neyse, ‘Türkiye’nin K2’si’ Verçenik bizi yine iyi misafir etti…..

Bu yazı yorumlara kapalı.