TUNÇ FINDIK 14X8000 TIRMANIŞ PROJESİ
EVEREST (8850m) 2007 (ikinci sefer, farklı rotadan)
14 x 8000 NEDİR?
Yeryüzünde 8000 metre yüksekliğini aşan 14 adet dağ vardır. Bunların hepsi de Himalaya ve Karakurum sıradağlarında, Tibet (Çin), Nepal ve Pakistan’dadır. Sözkonusu 14 adet 8000 metrelik dağların zirvesine tırmanış dağcılıkta bir tür dünya rekorudur, daha doğrusu bir ‘dağcılık maratonu’dur. Dünyada günümüze dek bunu tamamlayan, 17 farklı milletten 49 kişi bulunmaktadır.
14 x 8000’i dünyada ilk tamamlayan (ve bu projeyi ortaya atan) kişi ünlü İtalyan dağcısı Reinhold Messner’dir ve 1986 yılında tamamlaması toplam 16 yıl sürmüştür. Diğer yandan, Koreli Park Young Seok’un bu projeyi tamamlaması 6 yıl kadar sürmüştür. Bu projeyi, 2023 yaz başındaki Nanga Parbat çıkışımla bitirerek, bunu yapan ilk Türk vatandaşı ve dünyadaki 49. insan oldum; böylece 2001 yılından beri imkanlar dahilinde ve aralıklarla, düşük profilli ve iddiasız şekilde devam ettiğim bu proje, 25 adet 8000 metrelik ekspedisyon ve toplamda 15 adet 8000 metrelik zirve ile son buldu.
8000’lik dağlarda tırmanış aşırı ısı uçları, açlık, susuzluk, uykusuzluk, korku, stres, bilinmeyen, bekleme, büyük fiziki ve zihni uğraşı ve acı çekmek demektir.
8000 metrelik dağların tümüne çıkma olayı bir koleksiyon DEĞİLDİR. Bu bir dağcının kendi azmi ve iradesiyle savaşı, dağların getirdiği büyük zorluklarla göğüs göğüse mücadelesidir. Benim için de çekiciliği burada zaten.. insan dünyaya bir kez 8000 metreden bakmaya görsün, bu alışkanlık damarlarından çıkmaz. Geri dönmek, yine ince havayı solumak için can atarsınız! Bu herşeyiyle gerçek ve tam bir mücadeledir; tırmanışın ve ortamın kendi zorlukları dışında, bu iş için gereken finansmanı bulmaktaki zorluklar ve organizasyon-lojistik sorunlarıyla uğraşmak da olağanüstü bir mücadeledir..
Öncelikle, ‘kolay 8000’lik dağ’ diye birşey yoktur. 8000 metrelik dağların bir kısmı görece kolay (daha doğrusu, teknik olarak zor olmayan diyelim) rotalardan çıkılan devlerdir. Bir kısmı ise son derece tehlikeli, riskli girişimlerdir ve yeryüzündeki en zor tırmanışlar kategorisinde yer alırlar, buz ve kayada, risk taşıyan boşluklu tırmanışlar içerirler.. Everest bunlar arasında görece en kolay olanlardandır çünkü bu dağın dünyadaki en yüksek zirve olmasından kaynaklı popüleritesinden dolayı lojistiği çok kuvvetlidir. Tam tersine, Annapurna ise en tehlikeli olan 8000’lik dağdır- her rotasındaki büyük çığ riski ve tırmanış zorlukları nedeniyle popüler olmayan bir zirvedir. K2 değişken, zorlayıcı havası ve tabandan zirveye 4000m dikey tırmanış veren devamlı teknik zorluğuyla ünlüdür; haklı olarak ‘yeryüzündeki en zorlu dağ çıkışı’ olarak tanımlanır. Kısaca hiçbiri kolay değil 8000’lik dağların, mükemmel planlama ve şans gerektirecek tırmanışlardır bunlar.
8000 metrelik dağların başka dağlardan en büyük farkları, cüsseleri ve büyüklükleridir. 8125 metrelik Nanga Parbat, tek başına dev kütlesiyle neredeyse tüm Niğde’nin Toros-Aladağlar’ını kapsayacak kadar geniş ve büyük bir dağdır mesela. Veya 8611 metrelik K2 zirvesi İsviçre’nin ünlü Matterhorn Dağı’nın tam 3 katı yüksekliktedir ve içine 70 adet Matterhorn sığacak hacimdedir. K2 dağında tabanından zirveye kadar 4 kilometre yükseklikte teknik tırmanış bulunmaktadır! 8000’lik dağlar genelde medeniyetten en uzak yerlerdedir, bazen dağın tırmanışının başlayacağı ‘ana kampa’ bile 10 gün ve 150 kilometre, bazen de çok kötü ve ağır koşullarda, yürümek gerekir. Çoğu 8000 metrelik tırmanış, ‘medeniyetten’ uzaklıkları ve bedensel olarak yükseğe uyumun zaman alması nedeniyle bir ila üç ay arasında sürer. Bazen, çeyrek yıl!
8000 metrelik dağların esas zorlukları, insan bedeninin bu yükseklikte yaşamaya uygun olmaması ve bu dağlardaki şiddetli arazi/iklim koşullarından kaynaklanır. Atmosfer basıncı irtifa arttıkça giderek azalır. Bundan dolayı solunan havadaki oksijen doygunluğu 5000 metrede yarıya, 8000 metrelerde üçte bir seviyeye düşer. Bu irtifada etkin olarak tırmanış yapmak bir yana, sadece yaşamı normal olarak devam ettirebilmek imkanı bile yoktur. Çünkü insan vücudu sadece normal atmosfer basınçlı – ve oksijeni olan- ortamlarda (deniz seviyesinden 2000 metrelere kadar) çalışmak üzere yaratılmıştır, beden (kaslar, iç organlar ve beyin) oksijen olmadan işlevlerini devam ettiremez. Düşük oksijenli (hipoksik) ve düşük atmosfer basınçlı (hiperbarik) ortamlarda vücut ve beyin fonksiyonları çok hızla bozulur; akut dağ hastalığı ile başlayan irtifa sıkıntıları, akciğer ve beyin ödemi gibi öldürücü yükseklik hastalıklarına dönüşerek hızla insanı öldürebilir. İnsan bedeni, belli yüksekliğe uyum (aklimatizasyon) programlarıyla, en aşırı yüksekliklere bile zaman içinde ne olsa uyum sağlayabilir, ancak bu da kısa süreli ve geçicidir. 5500 metre üzerinde devamlı yaşam olamayacağı bilimsel açıdan kanıtlanmıştır. Kısacası, bu tehlikeli, irtifalarda dağcılar birer misafir gibidir.
8000 metrelik dağlardan birçoğunun içerdiği şiddetli meteorolojik koşullar eklenince, yüksek dağcılık tablosu giderek ağırlaşır. Normal olarak 5000 metre üzerinde ısı donma derecesinden düşüktür, 8000 metrelerde ise -40C ve altında seyreden soğuklarla karşılaşmak normaldir. Yükseklikte günlerce süren tipi, şiddetli rüzgar ve fırtına, sıfır görüş ve şiddetli kar yağışı ile bunun sonucu oluşan çığlarla karşılaşmak olasıdır.
Teknik açıdan, bazı 8000 metrelik zirvelere çıkış görece basitken, bazılarında tırmanış çok tekniktir; 8000’lik tırmanışları yapabilmek için kar, buz ve kayada, buzul ve büyük duvarda tırmanışı iyi bilmek şarttır.
Türkiye gibi dağcılığın pek tanınmadığı, popüler kültürde hemen hiç yer tutmadığı bir ülkede 14 x 8000 gibi uzun soluklu bir projeye destek bulmak çok sorunludur. Bu, biraz da spor sponsorluğunun birçok şirket tarafından hemen hiç anlaşılmamasından, benimsenmemesinden kaynaklanıyor. Ama parça parça, ömrüm boyunca uğraşarak da olsa bu olağanüstü enteresan ve zorlu projede ilerlemeyi göze aldım ve yola çıkarak sona erdirebildim. Bu güne kadar toplamda 15 adet 8000’lik dağın zirvesine ulaştım: Everest (2001), Cho Oyu (2005), Lhotse (2006), Everest (2007), Dhaulagiri (2009), Makalu (2010), Kanchenjunga (2011) , K2 (2012), Shishapangma (2013), Manaslu (2013), Gasherbrum II (2014), Broad Peak (2017), Annapurna 1 (2019), Gasherbrum 1 (2019) ve Nanga Parbat (2023) Böylece, en çok sayıda 8000’lik zirveye çıkan Türk olmanın yanısıra Everest’e iki sefer, farklı rotadan çıkan ilk Türk insanı olmuştum. 2013 yılındaki Shishapangma ve Manaslu çıkışlarımla bir yılda birden çok 8000 metrelik dağa tırmanan ilk Türk insanı olmuş oldum ve bunu 2019 yılı baharındaki Annapurna ve yazındaki Gasherbrum 1 çıkışları ile yine tekrar ettim, tabi ki bunları oksijen desteği kullanmadan yapmış olduğuna dikkat ediniz..
Peki bu dağlara çıkmak garantili mi? Kesinlikle HAYIR. 8000 metrelik bir tırmanışı, o seneki kötü hava veya derin kar gibi objektif riskler veya o anki kişisel sorunlar nedeniyle yapamamak da olasıdır. Unutmamak gerekir ki, hiçbir şey hayatınız ve sağlığınızdan değerli değildir. Dağ oradadır, nasıl olsa başka bir gün, bir daha geri dönülebilir ve daha iyi koşullarda zirveye gidilebilir.. Gerçek başarı, evinize sağ salim ve zarar görmeden dönmektir, zirve ise bir ‘bonus’tur.
2002 yılındaki Broad Peak (8047 m) tırmanışımızda tehlikeli kar koşulları dolayısıyla 7000 metreden öteye gidememiştik. Zirveyle sonuçlanmayan bu tırmanış benim için çok değerlidir çünkü 8000 metrelik bir dağda sadece iki kişi, hiç destek olmadan tırmanış yapmayı denemiştik. Bu dağa, 2017 yılında, toplam üçüncü denememde (ve toplamda bu dağ için 6 ayı harcayarak) tırmanmayı başardım.
2009 yılındaki K2 tırmanış denemesinde dengesiz hava ve yükseklerdeki çığ koşullarının yanısıra ekipten kaynaklı sorunlar nedeniyle zirve olamadı. Herşeye karşın o yılki K2 dağı tırmanışı müthiş bir mücadele oldu çünkü Cesen Rotası denen, klasik rotadan farklı ve daha teknik bir rotada, 1500 metre kadar tırmanıp ip hattı döşedik; K2 gibi efsanevi bir dağda olmak, kaya ve buzunda tırmanmak bile muazzamdı. Neyse ki 2012 yılında, ikinci denememde muhteşem dağ K2’nin zirvesine ‘Abruzzi Mahmuzu’ rotasından ulaşabildim.
2010 yılında, o yıl gittiğim ikinci 8000 metrelik dağ olan, Tibet’teki Shishapangma Dağı’nda çığ riski nedeniyle 7900 metreden, Kuzey (merkezi) zirvesinin neredeyse hemen altından dönmem gerekti. Ancak deneyim çok güzeldi, çünkü 8000 metrelik bir dağa neredeyse alpin stil, iki kişi çıkmayı denemiş ve neredeyse başarmıştık! Bu zirveye 2013 yılında tekrar gittim ve bu sefer dağın ana zirvesine Doğu Sırtından tırmanmayı başardım.
Yeryüzündeki zor dağlardan olan Annapurna Dağı bu mücadelede önemli bir yer tutuyor. Dünyada zirvesine en az ulaşılan 8000’likler arasındaki Annapurna’da 2012 ve 2016 yıllarında tırmanışı denemiştim ancak korkunç çığ riski, ekipten kaynaklı sıkıntılar derken olmamıştı, kısmet 3. denemede, 2019 baharında bu muazzam ve zorlu dağda, çok daha ideak koşullarda zirveye varmak imiş.
Dağcılıkta deneyim önemlidir; başarı olsun, başarısızlık olsun yaşanılan deneyimler bu tür dağcılığın parçasıdır. Ve tekrar etmem gerekir ki, en önemli olan eve sağ salim dönmektir. Zirveye çıkarsanız, ne ala!
DÜNYADAKİ 8000 METRE ÜZERİNDE OLAN ZİRVELER (yükseklik sırasıyla):
1. EVEREST (Chomolungma-Sagarmatha)8850 m /29.028 ft (Nepal/Çin sınırı)
2. K2 (Chogori) 8611 m /28.250 ft (Pakistan /Çin sınırı)
3. KANGCHENJUNGA 8586 m /28.169 ft (Nepal / Hindistan sınırı)
4. LHOTSE 8516 m / 27.940 ft (Nepal/Çin sınırı)
5. MAKALU 8463 m /27.766 ft (Nepal/ Çin sınırı)
6. CHO OYU 8205 m /26.906 ft (Nepal/Çin sınırı)
7. DHAULAGİRİ 8167 m /26.795 ft (Nepal)
8. MANASLU 8163 m/ 26.781 ft (Nepal)
9. NANGA PARBAT 8125 m /26.660 ft (Pakistan)
10. ANNAPURNA 1 8091 m /26.545 ft (Nepal)
11. GASHERBRUM I (Hidden Peak) 8058 m /26.470 ft (Pakistan/ Çin sınırı)
12. BROAD PEAK (Falchen Kangri) 8047 m /26.400 ft (Pakistan/Çin sınırı)
13. GASHERBRUM II 8035 m /26.360 ft (Pakistan /Çin sınırı)
14. SHİSHAPANGMA 8013 m /26.290 ft (Çin) (bazı kaynaklarda 8046 m olarak geçmektedir)