ALADAĞLAR- YILDIZ BATI ZİRVESİ (3330m) KUZEY DUVARI YENİ ROTA ‘ELÖPEN’
(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Burak Gürer, Kemal Doğan)
Yıldız Batı zirvesi, Yıldızbaşı zirvesinin biraz güneybatısında kalan konik bir kireçtaşı tepesi. Kuzey ve kuzeybatısı duvar yapısında olan bu 3330 metrelik dağ, Cımbar oba yerinin kuzeyinde kalıyor. Yıldız Batı zirvesi klasik rotası olan güney çarşağı haricinde tırmanıcıların pek uğrak yeri olan bir dağ değil, sebebi de belli; çürük duvarlar, ücra konum.. Biz ise, tırmanış ekibim (Gaziantep Zirve dağcılık sağolsun!) Burak Gürer ve Kemal Doğan ile beraber bu 7 eylül 2019 gününde Paşa Tepe’deki rotamız ardından tatmin olmamış (ve yorulmamış) olduğumuz için, bir arayış içinde idik. Bunun sonucunda da aklıma kuzeybatı yüzünün aynı lokasyonunda iki rota (İngiliz 1965 ve ORDOS 2002 rotaları) olan bu dağ geldi. Ne de olsa öğlen saati idi, uzun ve dönüşü uzun olacak bir rota yerine, görece kısa, dönüşü basit bir teknik tırmanış istiyorduk. Issız, kumlu boğazda çarşaklardan yan geçerek bu sarı- kara duvar hattında rota kestik, sonunda istediğimiz niteliklere haiz bir rota belirir gibi oldu, ancak burası kuzeybatı yüzü yerine, daha soldaki kuzey yüzündeydi; nitelik olarak yüzü soldan sağa dikey kesen belirgin zayıflık hattı (rampa-baca-çatlak) idi. Eh, rota tabanına son 80 metre çarşaktan yükselirken yukarıdan yağmur gibi taş yuvarlanmaya başladı, bir de ne görelim, rotayı yatay kesen belli belirsiz kayalık sette bir düzine dağ keçisi, bizim yüzümüzden panik halinde soldan sağa koşuyor! Bu görsel şölen sonucunda, iyi ki biz tırmanışa girişince keçilerle denk gelmedik dedik, çünkü bol bol taş yiyecektik! Velhasıl..
Şimdi, bugün için çift ip ikinci sefer açıldı, malzemeler kuşanıldı ve kaya ayakkabılarımı giydim. Burak dostumun emniyeti ile ilk ip boyunun rampasına tırmanmaya başladım. Kaya iyi sayılırdı, ara emniyet kıt ve aralıklı olsa da çürüklük minimalde idi. Giderek dikleşen ama asla çok zorlaşmayan rampa ip boyunu belirgin kaya mağarasının tam sağ altındaki sette bitirdim (1. ip: IV, IV- 60m). Bu sette istasyon noktası bulmak zaman aldı, bazen çürük, bazen ise çatlaksızdı çünkü kireçtaşı. Adamlarımın da bana katılması ile, şimdi kilit etap olacağı belli olan etaba giriştim; önümde yosunlu, kırıklı bir yüzey 15m kadar dik çıkıyor ve bir baca-çatlakvari köşeye dikelerek giriyordu. Zıpor tırmanıcı ağzıyla söylersem, kısa ama sert bir ip boyu olacaktı:-) Ara emniyet girişte çok çok kısıtlıydı (yoktu) ama üstteki zor kısma ulaşınca ara emniyet mükemmelleşti, özellikle de tek bir yerde tam arzu ettiğim gibi bir mikro friend koyabilmem, etabı kasmadan geçebilmemi sağladı (VİVA!) Evet! VI- derece olduğunu düşündüğüm bu etap, sağlamlık açısından tutarlı idi ve zevkli, boşluklu bir kireçtaşı tırmanışı vermişti (2.ip: VI- 25m). Az yukarıda etabı daha da uzatmadan adamları yanıma aldım, mükemmel istasyon 3 friend tıkacından oluşuyordu.. Bizimkiler çantalarla zor etaba oldukça sıkışarak geldiler ve devam.. Bu esnada gökyüzü gri bulutlarla kaplandı, yağmur gelse şaşırmazdım ama üzülürdüm, çünkü yağış halinde bu tırmandığımız zayıflık hattı ‘taş atık kanalı’ olacaktı. Kısaca, tırmanışı acele bitirmek elzemdi.
Üçüncü ip boyu sağlamlık konusunda efsane başladı; çevremizdeki sarı, çürük, kurabiyemsi yapıdaki duvarları tam dikey bölen, suyla aşınmış gri bir bacamsı çatlak (IV-). Sözkonusu kısım yukarıda genişleyerek kayalık duvarları kesen tabanı çarşaklı bir kulvara döndü, adamlara taş indirmemek için kulvarın sağ duvarını çarşağa değmeden tırmandım (III+, IV-) ve genişlediği yerde sağlı tırmanışla (III+, IV-) ip boyu sonuna dek devam ettim. Efsane sağlamlık berbat bir ‘çürüklük sarhoşluğu’na yol vermişti, ara emniyet olsun, istasyon olsun en ufak bir emniyet noktası bulmak mümkün değildi, dikeylikte sadece sağlam olan yerleri bulup basıyor, çekiyordum. Nihayet, biraz aranmanın ve yukarı-aşağı gezinmenin sonucunda sağlam bir boynuza perlonbantı doladım ve emniyetteyim (3.ip: III+, IV- 60m). Şimdi geniş, eğimi biraz yatan bir çanağın tabanındayız artık. Bizim adamlar da taş yemeden gelince (zira ipler, kendi hareketi ile devamlı taş indirmekte idi), ipleri topladık ve son 150 metreyi, çanağın sol üst kıyısına herkes ayrı ayrı serbest tırmanışla (III, III+ 150m kadar) çıktık, keza ne ara emniyet, ne istasyon emniyeti yoktu (sıfır!) ve ip kullanmak anlamlı değildi güvenlik açısından.. Terminolojide buna -tatsız bir niteleme ile- ‘düşenölürsport’ diyoruz:-) Bu berbat, çürük, setleri ve yüzeyleri döküntü dolu slab, zirveye giden yatık sırtta bitince üçümüz de derin bir oh çektik sanıyorum.. Gerisi sırtlardan zirveye yürüyüştü ve yağmur, yıldırım yemeden ana kampımıza arkadaki çarşaklı rotadan hızla geri indik. ‘Aliiii, çayı koooy!‘ inişteki çağrımız olmuştu!
Yorum olarak; toplam iki buçuk saat süren ve 300m kadar tırmanış veren, geneli VI, VI-, kilit etabı VI- derece olan bir rota tırmandık ve bu yeni rotanın adını da ‘Elöpen’ verdik, neden mi, herkesin elini öptüğü (bunu deri soyan olarak okuyun!) için.. Son kısımdaki çürük slab etabı haricinde 3 zevkli ip boyu sunan rotada kaya Aladağlar’ın standart has özelliklerde, yani bazen sağlam, bazen çürük.
Tırmanışla kalın!
Bu yazı yorumlara kapalı.