31 Ekim 2007

Aladağlar Kaldı Doğu Sırtı Tırmanışı ve Keşif Tepesi Kuzeydoğu Sırtı İlk Tırmanışı, 2002

Kaldı Doğu yüzlerinin görüntüsü. Doğu sırtı rotası ortadaki keskin sırtın hizasını izliyor.

Güzeller Batı çanağının üst kısmında, 2850 m.’deki bivak yerimiz.

Kürşat Kaldı Doğu sırtı giriş etaplarında. Arkada parazit kule gözüküyor.

Kürşat Kaldı doğu sırtının kilit etabı olan dik bacayı tırmanırken.

Sağlam slab kaya etabının girişinde Tunç.

Tunç 2. ip boyundaki slab etabınnı tırmanırken.

Kaldı Doğu yüzünde tırmanışın genel hali…..

Son ip boyunun dik kısmında, Tunç  zirveye doğru tırmanırken.

Kaldı’nın zirvesinde iki kafadar.

Keşif Tepesi adını verdiğimiz dağın Güzeller Batı Çanağının üst kısmından görünümü. Rotamız olan KD sırtı sol tarafı takip ediyor.

Keşif tepesinin KD sırtına ulaşan kaya kulvarı içinde tırmanış.

Kürşat Keşif Tepesi KD sırtında, ikinci ip boyundaki bacayı tırmanıyor.

Yağışlı giden bir eylül ayı yaşıyorduk. Havalar hiç de dağa gidilecek gibi değildi aslında, zaten biz de Kürşat (Avcı) ile Pakistan’dan yeni dönmüş olmanın rehaveti içindeydik. Ama buna rağmen yapay duvar ve Hüseyingazi antrenman tırmanışlarımızı ihmal etmiyorduk. Sonunda o harika fikir ikimize de sökün etti: Aladağlar’a gidelim! Ne de olsa ”memleketi” aylardır görmemiştim.

Salim Abi’nin bizi Çukurbağ yol ayrımında bekleyen ince figürü bir dağ macerasının daha başladığını uykulu beynime anlatıyordu..Salim Abi’nin evinde uzun bir sohbet, sıkı bir kahvaltı ve gereğinden fazla çay üzerine kaçınılmaz ve de tozlu traktör yolculuğumuza başladık..her seferinde bildik bir filmi defalarca seyretmek gibi aynı yol, aynı yerler. Yine Emli ormanının tanıdık mis kokusu- bugün yolumuz biraz uzun.. Amacımız Kaldı Doğu yüzünün önlerinde su veya kar olan bir yerde bivak atmak. Yükümüz de aşırı hafif değil doğrusu, ama gün uzun, konuşa konuşa Akşampınarının düzlüğünü geçip Sıyırma boğazına girdik. Arazi sıradışı yeşillikte ve dağ baharı yaşar gibi, taptaze çiçekler açmiş! Sulağan Keler kamp yerinde harika şekilde akan suyun başında uzun süre oturup dinlendik..İşte yine Aladağlar’da, dağın kalbinde olmak ne hoş.

Akşam olup Güzeller Batı Çanağının kuytularına gölgeler düşerken koca bir kar yığınının yanıdaki irice bir kayanın altına sırtımızdaki kamburları attık. Karşımızdaki Kaldı’nın karanlık Doğu duvarlarına tam tezat olarak, Güzeller ve Gürtepe’nin yamaçları akşam kızıllığı içinde parlıyorlardı. Kendimizden pek bir hoşnut olarak, Kürşat ile teker kişilik bivaklarımızı yanyana açtık ve hemen el uzatma uzaklığındaki buzdan parçalar kırarak kar eritmeye başladık.. böyle açık bir havada, akşamın sert soğuğunda bivak içinde olmak insana olağanüstü bir keyif veriyor bence. Çok geçmeden de dolu karın ve yorgun sırtlarımız üzerinde horuldamaya başlamıştık bile.

Gecenin geç saatlerinde çıkan projektör gibi parlak ayın bizi uyandırmasına ve matların altındaki biçimsiz taşlara rağmen iyi uyuduk ve sabah da adam gibi kahvaltı edip bolca sıvı aldık. Hava aşırı rüzgarlı, bu havada Kaldı’da düşündüğümüz Doğu Sırtı rotasına girebilir miyiz diye şüpheye düştük ikimiz de. Kaldı Doğu’nun önüne çıkan kulvarda rüzgar daha da arttı, ama güneş biraz yükseldiği için de ısı da artmıştı.

Kaldı Doğu’nun önüne çıkan kulvarın sonunda her zaman akan şelale, önceki günlerin soğuk ve yağışı ile tamamen donmuş olduğu için, bunu sağındaki dik kayalıklardan yukarıdaki geçite tırmanabildik. Tabanından müstakbel rotamızı incelerken bolca tang içtik- yanımıza bir litre sıvı alıp, diğer yarım dolu şişemizi ve yürüyüş sopalarını buraya bıraktık, ne de olsa iniş rotamız buradan geçmek zorunda.

Rotanın girişi, Kaldı’nın güney yüzlerini ve Taştepe çanağını ayıran keskin sırtttan başlıyor. Buradaki çentiğin sağından dik ve zor hamlelerle tırmanmaya başladık. Bismillah, boşluklu ama III+ derece, kısa bir baca.. ayakta trek botları, ipler henüz çantalarımızda. Havadar olduğu her halinden belli olan sırta girdik artık, bazen yatık ama bazen de son derece boşluklu ve zaman zaman da kesikli bir sırt hattı üzerinde birbirimize çok yakın gidiyoruz. Birdenbire, çakılı ve paslı bir sikke! Birisi buradan inmiş olmalı- henüz yerden, çarşaktan 50 metre filan yukarıdayız ama altımızda negatif bir kaya duvarı var. Sırtın genişlediği ama dikleştiği yere geldik, tabii ki setlerdeki taş birikimi arttı ve birbirimize düşürmemek için dikkat sarfediyoruz. Az daha sonra eğim 80 derecelere yükseldi ama kaya Kaldı için fazla güzel ve kompakt türde, III+ ve IV- derece serbest hamlelerle tırmanıyoruz ama boşluk iyice arttı, ikimiz de huzursuz olmaya başladık. Derken dimdik ve sağlam gözüken bir bacanın tabanına geldik.. İp çantalardan çıka, emniyet alına! Kaya ayakkabılarımızı giyip 8.5 mm.lik çift ipimizi açarken Kürşat duvarda çakılı paslı bir iniş sikkesini görüverdi. Evet, birileri son birkaç yıl içinde bu rotayı denemiş, zorlanmış ve inmiş olmalıydı..

Paslı da olsa hazır çakılı sikkeden de yararlanarak istasyonu kurdum, Kürşat lider gitmek istediğini söyledi derhal- aynalı gözlükleri ile bir Tom Cruise havası içinde bacayı tırmanmaya başladı. Kaya gayet kaliteliydi, hemen bir friend takozu attı ve gözden yitti. Bu arada bacanın içi gölgedeydi ve hava açık olmasına rağmen hala rüzgar sertti.

Az sonra rüzgara rağmen uzun bir ”geeeeel’ sesi bana ulaşabildi, istasyonu topladım ve ipin boşu sert hareketlerle alınırken tırmanmaya başladım. Burası gerçekten dik ve sağlam, 10 metrelik geniş bir bacaydı, bacaklarımı tümüyle açarak ancak tırmanabildim. Kürşat 40 metre kadar tırmanıp şahane bir sette babaya perlonbant atarak istasyon kurmuştu. Şimdi de önümüzde koca, 75-80 derece eğimli, gri bir slab vardı ve slabı bölen güzel bir çatlaklar serisi.. Yine sırt üzerindeydik, Taştepe, Sivritaş, hepsini görüyorduk. Lider gitme sırası bendeydi, malzeme askısını değiştik ve ileri! Yüzeylerde bin yılların aşınması ile kazınmış keskin su oluklarını kullanarak, her boy friend takozuyla ara nokta atabiliyordum.. Tırmanış ortalama IV (az veya çok) derece , olağanüstü boşluklu ve Kaldı’yı utandıracak kadar da sağlam bir kaya yapısı üzerindeydi. Böylece ip boyu ip boyu, Kaldı’nın zirve kütlesine direkt ilerliyorduk. Hep III ve IV derecelik, bazen tek veya iki sağlam ara nokta ile tamamlanan üç tam ip boyundan sonra eğim oldukça yatmaya başladı ve zaten artık zirvenin 50-60 metre altındaydık.Bir sette ip taş düşürmesin diye toparlayıp trek botlarını bile giydik. Tam da ipten çıkacak yeri bulmuşuz, aptal gibi, aşırı boşluklu, IV derecelik bir yeri serbest geçtik- niye ipten çıktığımıza söverek. Ve doğrudan zirveye ayak bastık.

Aladağların kurak ay yüzeyini andıran peyzajına umarsızca bakarak biraz oyalandık, sonrası iniş. ”Queen’s University Route” olarak bilinen Kaldı Doğu yüzü’nden inecektik ve önce klasik rota sırtına, sonra bizim doğu sırtını kesen bir sete, en sonunda da doğu yüzünün çanağa benzer içbükey yüzeyinin en tepesine geldik. Rezalet çürüklükte bazı yerlerden çok dikkatle indik, sikkelerin çakılı olduğunu bildiğimiz küçük bele vardık. Bu rotadaki daha önceki tırmanışlarda çaktığımız 4 sikkenin tümü de duruyordu, oynayan birini (bizim Engin Külahoğlu ile 1998’de bıraktığımız Simond sikke) çıkarttık ve orada taş gibi sağlam gözüken titanyum sikkeden yeni perlonbant geçirip, çift iple 50 metre indik. Berbat çürüklük ve ipin hareketiyle irili ufaklı taşlar yağmur gibi yağıyordu. Sikkeye güvenmediğimiz için ağırlık vermemeye çalışarak, geri geri tırmanışla indik ikimiz de. Yetmezmişcesine aşağıdan esen hışım gibi, uğuldayan yel de ipleri yukarı uçurup karıştırıyordu, inerken ipteki düğümleri çözmek için gerçekten çaba ve sabır göstermek lazım oldu. Kürşat’ın emektar mor perlonunu da, indiğimiz kulvar ortasındaki koca bir babaya dolayarak ikinci inişimizi kazasız belasız yaptık; nihayet Küçükkaldı belinde ipleri sarıp, suyu ve sopaları bıraktığımız yere ulaştık..

O gece bivak yerimizde yemeklerimizi biraz daha hakedilmiş bularak yediğmiz kesin.

Ertesi sabah ne yapmak istediğimize karar vermekte biraz kararsız kalarak, en sonunda karşımızda, Güzeller Batı Çanağının doğusunda, Kaldı’nın önünde duran koca kuzey duvarlı, isimsiz 3250 metrelik dağda bir çıkışa giriştik. Dağın Kuzeydoğu sırtını gözümüze kestirmiştik ve bivak yerimizden 50 metre yukarıda tırmanmaya başlayarak derinleşen bir kaya kulvarına girdik. Kulvar 100 metre kadar devam ediyor ve üst kısımda daralarak bacamsı bir çatlağa dönüşüyordu. Tek tarafı pürüzsüz, temiz bir taştan oluşan bu yapıyı bitirince kendimizi dağın kuzeydoğu sırtının girişinde bulduk. Ama bu kez ortalık kurabiye çürüklüğünde vertikal kaya ile kaplıydı. İçimde hoş olmayan bir his ile ilk ip boyuna ben girdim. Kürşat belden ip verirken çift ipimizi sürükleyerek sağlam kurabiye kıvamında ve III+ derece zorluktaki kulvarı 30 metre kadar tırmandım, ara emniyet yeri vardı ama döküntülü ve güvenilmezdi.. Allaha şükür, bacanın sonunda gerçekten güvenilir bir Friend takozu yerleştirip, artçımı koruyarak sola yan geçen ince bir seti devam ettim.. bunu 10-13 metre kadar yan geçerek istasyon yeri aradım, nafile. Bu dik alanda artçıma mutlaka iyi bir istasyon alabilmeliydim.. Sonunda ipin en son santimetresini bile kullanarak bir v-profil sikke ile iyi bir friend takozu içeren sağlam bir istasyon kurabildim. Üzerimde dik bir baca göğe yükseliyordu ve iyi de gözüküyoırdu.. Az sonra Kürşat da yanımdaydı ve lider sırası ”keskin kenar” ondaydı. Bu dağın özelliği olan endişe verici çürüklük neyse ki bu bacada yoktu ve Kürşat tek bir ara emniyet noktası ile bacanın bitiminde gözden yitti. Az sonra bu 35 metrelik, IV derecelik etabı tırmanıp istasyon kurduğu güzel sette yanına vardım, koca bir baba ve bir friend takozu ile emniyet almıştı. Yine lider gideceğini söyledi, artık önümüzde dik yüzeyler vardı ve hiç de güzel gözükmüyorlardı. Altımızdaki Güzeller çanağının boşluğu ile birleşince aman ne de güzel! Ama bunun için burada değil miydik?

Dik yüzey üzerinde Kürşat tırmanmaya başladı, 10 metre kadar yukarıda bir sikke çaktı, biraz homurdandı ve bana bu sikkeye güvenmediğini, ama çaresiz çaktığını söyleyerek devam etti. İpin bittiği ve onu göremediğim bir yerden uzun uzun sikke sesi çınladı, kısa süre sonra da bizimki gelmemi bağırdı. Tırmanmaya başladım, sikkeye gelince ekspresbantı çıkarıp sikkeyi çıkarmak üzere çekiçlemeye başladım. Ama yeşil boyalı v-profil kayaya öyle sıkışmıştı ki, oynamıyordu bile namussuz. Çaresiz, sikke eğilmeye başlayınca onu bu çatlağa bağışladım..Bu ip ortalama IV+ derece zorlukta ve dikti.. yukarıda bir baktım ki Kürşat garip, sığ bir çatlakta istasyon kurmak zorunda kalmış, ben de kenarda iyi bir baba ve elimdeki tek friend takozu ile görece sağlam bir istasyon kurdum, Kürşat da istasyonunu ara noktaya çevirdi ve tırmanmaya devam etti. Az sonra sırta varmıştı.

Son ip boyu çürük, dik ama daha kolay (III+ derece) zeminden ben lider gittim ve gerisinin yürüyüş olduğu sırt üzerinden son istasyonumuzu kurup adamımı yanıma aldım. Bu dağın bir adı yoktu, hatta Kaldı’nın dev cüssesi altında son derece zavallı duruyordu. Ama, Küçükkaldı, Kaldı Doğu, Sivritaş ve Taştepe duvarları için süper bir gözlem yeriydi, biz de bu 3250 metrelik zirvenin adını Keşif Tepesi koyduk, adı vardı da biz bilemediysek peşinen affola. Tırmanış üç saat sürmüştü ve günün henüz yarısıydı, biz de bu sırtın devamındaki Kaldı Sivrisi 1 olarak bilinen 3450 metrelik zirveye uzanıp biraz eğlendik. Dönüşte bivak yerine inerken artık buzları çözülmüş şelaleden on litre kadar suyu yanımıza aldığımız su torbasına doldurduk- akşam yine kar eritmek istemiyorduk. Sabah, Salim Abi ile olan randevumuza yetişmek için ormana inerken evde içmek için taze adaçayı topluyorduk ve Kürşat da bana uzmanı olduğu dağ bitkilerinin Latince adlarını öğretmeye çalışıyordu….

Bu yazı yorumlara kapalı.