ANTALYA-SİVRİDAĞ DOĞU YÜZÜ YENİ ROTA ‘SARI KÖŞE’
(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Cemal Zerepcan)
Sivridağ, sevilen mekan! Zaman geçmiyor ki, Antalya’nın neredeyse yanıbaşından yükselen bu slab yapılı gri kireçtaşı yüz, böyle kısa bir kış gününü kurtarmasın.. 8 ocak 2018 gününün sabahı kardeşim Cemal Zerepcan ile Antalya’nın Döşemealtı tarafında, oradaki arkadaşların çağrısı üzerine bir kaya keşfi çalışması yaptık, belki güzel bir duvar veya tırmanışa değecek bir yer buluruz amacıyla. Ancak maalesef çabalarımız boşa çıktı ve bu güzel, adeta bahardan kalma kış gününün ilk yarısı böylece beyhude harcanmış oldu. Bu durumda eski dost Sivridağ yardıma geldi (daha doğrusu biz ona gittik!). Bu güneşli, önümüzde tırmanacak etkin 3-4 saat olan öğlen vaktinde iki seçeneğimiz vardı; ya halihazırda olan birçok rotadan birini tırmanacak veya yeni bir rota çıkarak günü değerlendirecektik. İkinci seçenek doğru olandı ve o kadar tad veren bir tırmanışla yeni bir hat açtık ki, tadı damağımızda kaldı. Çıktığımız rota devasa büyük ve görkemli bir hat değildi, inanılmaz derecelerde tırmanış da yoktu ama birkaç saatlik, gerçekten zevkli, ruhu okşayan ve herşeyi vermeyi gerektiren geleneksel tırmanışla dolu, dik etaplar içeren bir çıkış oldu. Yeni rotanın adını kilitte geçtiğimiz (bilahare, okuyunuz!) dik sarı bir köşeye atfen ‘Sarı Köşe’ verdik- boks ringinin bir köşesi misali.. 125m ve 3 ip boyu uzunluktaki rotamızın kilit etabı ortalama VI+ derecelerde idi.
Rota, enteresan isimli Romen sektör ve Türk sektör’ün tam bitiştiği yerde, Öztürk’ün boltlu alpin spor rotasının sol tarafındadır. Aslında bu kısımda dikleşen slab etaplarını bölen iki adet dik, negatif birer dalga yaratan paralel duvar bandı vardır ve buralar güzel, dik ancak ara emniyeti kıt kilitler yaratırlar. Bugünkü amacımız bunları aşıp üstteki sete ulaşan bir hat çıkmaktı. Bu kısımda üstteki dik-negatifli bantı geçmeyen kısa rotalar var ve çoğu bir ip boyu veya kısa iki ip boyu olsa gerek (bulduğumuz az sayıdaki iniş perlonları vb’den anlaşılıyor). Velhasıl, duvar bandının solda belirgin bir kara negatif oluşturduğu yerin biraz sağından girdim. İlk ip boyu giderek dikleşen ve sanki boydan boya çürükmüş gibi çatlamış, çürük bloklar içerebilen, aynı oranda giderek ara emniyeti eksilen bir slab ile başladı, zaten Romen sektör’ün tipik özelliği de bu ara emniyetsiz slab yapısıdır (Sivridağ’ın diğer slab yapıları çoklukla böyle değil). Eksik ara emniyetlerle ilk dikliğe dayandım ve birkaç idare edecek ardarda ara nokta ile (ki biri sikke idi, çürük zeminin kurtarıcısı!), gevşek duran taşlara basmayarak bu etabı geçtim (V-derece). Üst slabda sağlam, oluklu gri yapıda önce dik çıktım ancak zemin giderek çatlamış mermere döndü, daha üstte istasyon noktası bulma olasılığı olmadığını ipin son metrelerinde anladım. Kaya burada ya çürük blokların birarada toplanmasından oluşuyordu, ya da çatlaksız slab yüzey halindeydi. ‘Ah bir çatlak!’ diye inleyerek dik slabda dikkatle 6-7m geri geri indim ve biraz sağda ufak bir sette, uzunca temizlikle iki friend (tıkaç!) ve bir de sikke ile istasyonu oluşturabildim (1.ip: V- 55m).
Şimdi artık tepede 10-12m’lik bir göbeğimsi dikeylik oluşturan bantın altında ve sarı – siyah bir köşenin tam alt solundaydık. Cemal sette bana bitişti, malzemeleri topladım ve ‘durmak yok yola devam!!‘ diyerek davrandım. Yapılacak aksiyon bu dik etabı önce sağlı yükselen traversle tabanına geçerek, sonra da uygun olduğu yerden dik çıkarak geçmekti. İkinci ip boyunun ilk kısmı sağlam, pütürlü ve ufacık basışlı slabda yükselerek yan geçişle başladı (V), varolan tek çatlağa iyi giren bir diagonal sikke iki faktör olasılığını engelledi. Tabanına girdiğim ve tek geçiş olasılığı veren dik kırıkta iri, çürük diş gibi duran bir blok yolu kesiyordu- tın tın ses.. Buna hiç değmeden bu vertikal etabı ayak oyunlarıyla geçerek bacamsı-köşemsi yapıda birkaç hamle ile yükseldim (bu dar köşede ters çakılmış bir V profil sikke ve gevremiş uzun bir perlonbant buldum, biri buraya dayanmış ve bu noktadan inmişti belli ki). Bu esnada belediye gibi çalışıyor ve dikenli otları yolup çatlakları temizliyor, basamakları açıyordum (elim kaç gün sonra hala dikenlerle dolu, can havli işte!). Velhasıl, geçeyim dediğim negatif köşenin tam girişinde dik konumda jilet gibi keskin ve boşta duran iri, uzun bir blok duruyordu ve ona değmeden (basmadan) üste geçmem mümkün olmayacaktı. Ters köşeye yatmıştım! Bu tür bir blok düşerse adamı kamyon altında kalmışa döndürür, ona hiç değmemek ise uzun bir ömrü garantiler.. Ne yapmalı? Böylesi anlarda iyi ve doğru düşünmek gerek. Karşıda, sağdaki sarı köşenin negatifimsi duvarını tam paralel boydan kesen çatlağı tuttum, sağlamdı ve ardına çok iyi oturan bir friend aldı.. daha ne olsundu, buradan eksik ayaklarla, gerçek bir el traversi ile, ayakları karşıya savurup bir yerler bularak üste, sağ yukarıdan başlayan dik sırtın ucuna çıktım (zor hamleler, VI+ civarı) ve kayanın beton gibi sağlamlaştığı dik etap ile sırtın üzerinden devam ettim (V). Sırt sonunda soldaki iri ağaç hizasındaki ufak sette harika bir kumsaati ve bir baba ‘beni istasyon yap’ diyordu, ihmal edemezdim bu çağrıyı. Böylece nefis bir etap bu rotanın kiliti olmuş oluyordu (2.ip: VI+ 40m).
Bu esnada güneş ışığı gitmiş, gölgenin serini gelmişti. Cemal’in gelmesiyle malzemeyi değiştik ve sete çıkan bu son gri dik etabı Cemal tırmandı; eğimin yattığı uzun sete ulaştı (3.ip: IV- 30m). Bu ip boyunun son kısmında üç adet mermi gibi iri blok çatlak içinde üstüste boşta duruyordu, onlara hiç değmeden geçmek gerekti yine, geleneksel tırmanışın azizlikleri işte.. Böylece rota bitmişti,üstümüz ortalama III derece giden daha yatık zeminle domine idi. Uzayan gölgelerle yaklaşan akşamda artık iniş vaktiydi.
Sette 15-20m kadar sağ traversle (I, II) boltlu rota hizası olduğunu bildiğim yere geldik. Sivridağ’ın bu kısmında geçmişte farklı rotalar çıkmıştık (Taşkıran, Metalheart gibi) ve bu kısmı görece iyi biliyordum. Tam bu kısımda sevgili dostumuz Öztürk Kayıkçı’nın alpin spor (aralıklı boltlanmış) rotası vardı, iple inişi buradan yapmak en iyi ve sağlıklı olanıydı. Ancak bu rotanın en üstteki bitiminde boltlu istasyon olmadığını da biliyordum (o zaman matkap şarjı bitmiş olsa gerek!). Bu nedenle biraz aranarak çok iyi bir kumsaati bulduk ve kalın, uzun bir ip parçasını buna geçirerek, boltlu rota hizasına doğru inmeye başladık. Boşluğa yapılan her ip inişindeki daimi sorular; ip sıkışır mı, taş düşer mi ipi çekerken? Bu tür durumlarda iyi tekrar edilmiş prosedürler ve kritik anlarda çok dikkatlice çalışmak, günün en sonundaki hayati etabı kurtarıyor. 40m inişle alttaki çift boltlu istasyona vardık, ipi neyse ki sağlıklı şekilde çektik ve 60m daha inişle (çift ipin faydaları) neredeyse zemindeydik. Son kısımda kolay zeminde 15m kadar serbest geri inişle zemine vardık ve yine bir termos çay bizi ormanın akşam serinliğinde bekliyordu.. Böylece, tırmanış toplam 2 saat, iniş ise neredeyse 40 dakika kadar sürmüştü.
Yorum olarak: zevkli ve farklı karakterlerde teknik etaplardan oluşan bir tırmanış, ilk ip boyu kısa dik kiliti olan bir slab, ikinci ip boyu dik sarı köşe ve devamındaki betondan döküm dik sırt, üçüncü ip boyu slabı bölen harika bir çatlak. Rotada çürük bloklar ve bazen otluluk olsa bile bunlar da işin ‘challange‘ının parçaları elbette.. Ara emniyet, özellikle ilk ip boyunun slab kısmında ve ikincinin ilk kısmında istenilenden eksik, bu rotada sikke kullanmak yararlı oldu. Bunun haricinde çift ip kullanmak iniş için gerekli, en az 60m olması da yararlı.
A new route on the east face of Sivridağ, Antalya, Coastal Beydağları range, ‘Sarı Köşe’ is a 3 pitches & 125m long traditional climb with max difficulty of VI+ grade UIAA. With my friend Cemal Zerepcan we climbed this route on 8th january 2018. The route lies between exactly the Romanian Sector and Turkish Wall of Sivridağ’s right hand side. The major difficulties are offered by the two steep rock bands bisecting the slab face, and the crux is created by the upper band with a slightly overhanging yellow corner, hence the name of the route. The 3 consecutive pitches offer different kinds of climbing; first pitch is a slab with a steep step, second pitch is vertical climbing on the yellow corner continuing on a concrete-hard arete, and the third pitch is a beautiful crack line bisecting a slab vertically. Some loose large blocks are to be dealt with, as well as some grass and thorny bush lower down. Runners are not great especially on the first pitch and the crux too, and rock pitons come handy in these parts.. Especially as it was a winter afternoon of t-shirt weather in Antalya, this route made us feel very good and we really enjoyed being there.
Bu yazı yorumlara kapalı.