ISPARTA DEDEGÖL KUZUKULAĞI YENİ GELENEKSEL DUVAR ROTASI ‘AFTERBURNER’
(Fotoğraflar: Tunç Fındık, Wojtek Szeliga, Arda Türegün)
Nerede kalmıştık? Evet, 20 ekim 2019 gününde geç sabahtan öğlene dek ‘Wogitu’ rotasını sevgili dostlarım Gilberto ve Wojtek ile tırmanmıştık ama gün uzundu (sonbahar olmasına karşın) ve mükemmel bir hava vardı. Böylece, geçen senelerden çıkmayı aklıma koyduğum bir dev slab rotasına girdik öğlenden sonranın ilk saatlerinde, ‘demir adam’ Wojtek ile. Demir adam diyorum, boru değil, gerçek bir triathloncu Wojtek ve dağlarda olmayı çok seven, ne olursa olsun burada olmaktan neşe duyan, hep güleryüzlü bir eleman! Kısaca, harika bir partner..
Gelelim rotaya.. Bu rota bu geniş, 200 metre yüksekliğe varan duvar bandının en sağ tarafında ve 2005 yılında İngilizlerin geleneksel tarzda çıktığı şahane mahmuzun (mermi de denilebilir) sağındaki duvarın en mantıklı hattı.. Mahmuz deyince, üzülerek belirtiyorum ki, daha sonra 2015 yılında (mahmuzda rota olduğunu bence bilerek veya belki de bilmeyerek) bir grup Fransız bu rotayı, hem de kalitesiz donanımlarla boltladılar. Neyse bu ayrı bir hikaye.. Kısacası, bizim gri temiz dikey slab ilk ip boyunu oluşturuyor, devamı ise dik bir çatlak-baca-köşe hattı. Tırmandığımız bu hatta ‘Afterburner’ adını verdik, 120m ve 3 ip boyu uzunlukta ve maksimum VII derece zorlukta geleneksel tırmanış..
Böylece, bu güneşli öğleden sonrada duvarımıza giriştim. Etap giderek dikleşen duvar: içi ot-toprak dolu çatlaklarla belli aralıklarla dikey kesilen slab ile başladı, adeta betondan döküm kireçtaşı… Aslında tipik Dedegöl kayası, temiz slab ve toprak-ot dolu çatlaklar!) Arada sert hamleler gerektiren geçişlerle ve kalkışlarla devam edebildim ve orta kısımdaki ağacın solundan geçerek üstte etabın zorlaştığı, slabın dik duvara döndüğü yerlere vardım. Sadece dikey, ara emniyet vermeyen su olukları olan bu vertikal duvar kısımda iki sikke (lost arrow ve bıçak) bırakmam gerekti, ara emniyet oldukça sınırlı ve malzemeyi yerleştirmesi pozisyon ve çatlaklardan dolayı zordu (VI+, daha çok VII- gibi sanki). Devamındaki slabı bölen sollu rampa-çatlak kısmında da bir adet V-profil sikke bıraktım, çünkü artçım Wojtek’te çekiç yoktu, ama olsun, şimdi rota çok kilit yerlerinde şahane ara emniyet içeriyor! Velhasıl, bu yakıcı ip boyu sonundaki büyük ardıç ağacına varıp perlonbantı dolayıp istasyonu kurduğumda artık yorulmuştum ve ayaklarımdaki kaya ayakkabıları sıcaktan acı veriyordu (‘Afterburner’, rotanın adı buradan geliyor tabii ki).(1.ip: VI+, VII- 45m).
İkinci ip boyu sert başladı, emniyet aldığım ağacın ardındaki dikey, temiz duvar gerçek bir mücadele idi. Ara emniyet kısıtlı, tutuş yoktu ve negatif etap, herşey olumsuz! Biraz uğraşı ile bu 13-14 metrelik kısmı geçmem zaman aldı (VII-veya VII) ama üst kısım görece kolaylaşıyordu, dikey uzanan bir baca-çatlak-köşe sistemi! Zevkli hamleler veren ve boşluklu olan bu kısmı (V, V+) tepede rotanın bittiği yere dek çıktım ve yine (evet!) bir ardıça perlonbantı dolayıp adamımı yanıma aldım (2.ip: VII, 45m). 2017’deki ‘Akşam Güneşi’ rotamız gibi, gün sonu idi ve dağlar kızıllaşırken uçurumun bitimine varmak üzereydik.. Son ip boyu daha yatık zeminde sağlam sayılır bir slab ile tepedeki setlere bizi ulaştırdı (3.ip: III+ 30m) ve gerisi, bugün için aynı yerden ikinci sefer iniş, bu sefer kampımıza.
Yorum olarak: kısa sayılır, çok zevkli ve boşluklu, mücadeleli etaplar sunan, sağlam kayada, ‘challenge’i yüksek bir tırmanış, tavsiye ederim! Rotadaki (özellikle üst ip boyundaki baca-çatlaktaki) taş ve blokları düşürebildiğimizce düşürdük, ama yine de bu tür yerlerde her zaman olduğu gibi, dikkat..
Bakalım yarın neler yapacağız?
Dağlar ve tırmanışla kalın!
Bu yazı yorumlara kapalı.