27 Ekim 2007

Verçenik Dağları- Romen Kulesi İlk Tırmanışı,1993

1993 yılının yazında, Dağcılık Federasyonu’nun düzenlemiş olduğu Kaçkar Dağları milletlerarası tırmanışı’ sayesinde bir kez daha yabancı dağcılarla kaynaşma ve birlikte çıkışlar yapma fırsatı yakalamıştık. Fikrimce bu tür tırmanışlar, bir dağcının ufkunu açmak, vizyonunu genişletmek, başka milletlerden dağcıların nasıl tırmandığını görmek açısından mükemmeldir.. Kaçkar -Verçenik Dağları’nda yeralan Romen Kulesi adını verdiğimiz bu kayalık kulenin ilk tırmanışını, 28 ağustos 1993 tarihinde ben, arkadaşım Kürşat Avcı ve iki Romen tırmanıcı olan Galescu Cornel ile Papa George Viorel ile, kuzey yüzünden hep beraber yapmıştık. Bu resimde, bizim Romen Kulesi (veya faaliyet ilk Türk dağcılarından olan Ali Vehbi Türküstün’ü anmak üzere düzenlendiği için Romenlerin verdiği adla ‘Memorial Peak- Anıttepe’) olarak adlandırdığımız kayalık kule sistemi görülüyor. Romen kulesi, Verçenbek yaylasının kuzeydoğusundadır ve kamp yerinden pek gözükmez..

Romen Kulesi kuzey yüzü’nün altından görünümü. Rota, yaklaşık 300 metre yükseklikte, genel zorluğu III, IV+ derecelerde olan bir kaya tırmanış rotasıdır. Tırmanış genel olarak dik, otlu, bazen tehlikeli derecede çürük ama çoğunlukla da zevklidir. Verçenik doğu sırtı rotası kadar iyi ve sağlam olmasa da, Verçenik bölgesi için hoş bir rota bence.

Rotanın altına otluk ve çarşaklar üzerinden yaptığımız yürüyüş sonrasında ipleri açtık ve tırmanışa başladık. Tanımadığımız iki yabancı ile çıkışa gidiyorduk ve belirgin bir bilinmezlik vardı.. Teknikleri nasıldı acaba, birbirimizden ne kadar farklıydık? Anladığımız ilk şey, ara emniyetin ve istasyonun sağlam olup olmamasını asla umursamamaları ve düzgün istasyon kurmamalarıydı. Hatta, federasyonun bu faaliyet için onlara ödünç verdiği sikkeleri doğru çakmayı bilmiyorlardı, zira onların memlekette (ki arkadaşlar spor tırmanıcılarmış) hemen hiç kullanmazlarmış. Sonradan öğrendik ki, Romanya’da ara emniyet vb. eksikliği nedeniyle her yıl bir çok tırmanış kazası olup, çok kişi ölüyormuş! Bu resimde, rotanın girişinde ipleri düzenleyen Romen tırmanıcı ve harika benekli taytıyla (!) Kürşat görülüyor. O zamanlarda, her tür uyarılarımıza karşın Kürşat’cığım ısrarla bu taytı giymekte ve köylülerle karşılaşınca da garip yorumlara neden olmaktaydı.

Kürşat ilk ip boyunu lider tırmanırken. Dört kişi olduğumuz bu tırmanışta tırmanış taktiğimiz şuydu: İki kişi normal lider-artçı tarzında çıkıp istasyonu kuruyor, arkadan gelen ekibin lideri önden giden ekibin ara noktalarını kullanarak ve güvenlik için de sabit bırakılan ipte prusik ilerleterek yükseliyor, ikinci ekibin artçısı da malzemeleri toplayarak geliyor.. Bu garip yöntemle rotada yükselmeye başladık. Adamlar lider gittiğinde kurdukları istasyonların bizde yarattığı stresi düşünün!

Romen kulesi üzerinde bizim kurduğumuz bir emniyet istasyonu.. Biz Romenlerin tırmanış tekniğini inceleyip öğrenirken, onlar da bizim ara emniyet ve istasyonlarımızı, güvenlik sistemlerimizi inceliyorlardı. Yani karşılıklı fikir ve beceri alışverişi yapıyorduk.

Rotanın ilk ip boylarında açık bir bacada tırmanırken (burada Cornel tırmanıyor) birden Kaçkar’a özgü sis bastı, uzun süre süt gibi sisin içinde tırmandık. Tırmanışta iyice kaynaştık Romen arkadaşlarla, son derece mütevazi ve tatlı insanlar. Ayrıca malzemesizlikten de ölmek üzereler- friction lastiği yapıştırılarak kaya tırmanış ayakkabısına çevrilen futbol kramponları, yırtık pırtık giysiler, zavallı denecek düzeyde kötü ara emniyet malzemeleri, perlonbant yerine ne olduğu belirsiz kayışlar ve çok miktarda ağır Rus karabini ile sporlarını devam ettiren bu adamlar saygıya değerdi doğrusu.

Sis içinde ortamı inceliyorum. Bu resimde oldukça gençmişim! Üzerimde arkadaşım Ahmet Altunbaş’ın hediye ettiği ve birçok tırmanışımı yaptığım kırmızı Salewa emniyet kemerim var, kask ise Federasyon’dan ödünç alınmış..

Duvar ortasındaki otluk, küçük bir setten emniyet alan Romen dağcı arkadaş.. Bu resimde adamın tek istasyon noktası olan üstünkörü çakılmış kaya sikkesine dikkat- sadece üçte biri çatlağa girmiş! Romenler tırmandıktan sonra, sikkeyi oradan elle çıkarttım ve sadece 30 cm. ötesindeki bir çatlağa son derece iyi şekilde çaktım, biz tırmanırken de sağlam haliyle kullandık..Kısacası, Romen lider tırmanıcı hata yapıp düşseydi, iki Romen arkadaş de duvarın dibine yüzlerce metre düşeceklerdi, neyse ki işler düzgün gitti.

Son derece dik, çürük ve de otlu bir yüzeyi tırmandıktan sonra, V-çentiğinde kurulan istasyon. Bu arada sis dağıldı ve hava iyice açıldı, güneş tekrar parladı.

Rotanın zor ama en sağlam etabı olan dik bir kaya yüzeyinde tırmanış- harika bir flake sistemine ara nokta olarak stopper takozları atılarak tırmanılıyor..

Gelip geçen bulutlar arasında, hemen yanımızdaki Verçenik’in kuzey sırtları..

Romen ara noktalarına kendi ipimizi geçirerek ve Romen ipinde prusik ilerleterek tırmanıyorum. Bu tırmanışta -o zaman birsürü çıkışta olmadığı gibi- kaya tırmanış ayakkabım yoktu, sadece Kürşat’ta bu tür ayakkabı vardı, ben de ayağıma iyi oturan ve sert bir dağ botu olan Meindl’ımı kullanıyordum..

Dik ve birbirini destekleyen, her an düşecek gibi duran birsürü kaya bloklarından oluşan çürük bir etapta tırmanış..

Sonunda, zirvedeyiz! Arkamızda Verçenik doğu buzul çanağı görülüyor. Dört kişi olmanın getirdiği detaylar yüzünden biraz zaman kaybetmemize rağmen, tırmanışımız üç buçuk saat kadar sürmüştü.

Kürşat’ın çektiği bu resimde, zirvede Romen arkadaşlar ile görülüyoruz.. 3150 metre kadar yükseklikteki Romen Kulesi’nin arka tarafındaki 100 metre kadar dikçe inen setli yapılardan alçalarak çarşağa ulaştık.

Kısa süren inişimiz ile, dağın duvarının altına dolaşarak sabah tırmanışa başladığımız yere eriştik ve ödül olarak güzel bir bulut denizi manzarası ile toparlanmaya başladık. Kampımız, sıcak bir çay ve yemeklerimiz bizi bekliyordu!

Bu yazı yorumlara kapalı.